11. Hukuk Dairesi 2016/9135 E. , 2018/2398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/12/2015 tarih ve 2015/451-2015/1009 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı adına TPE nezdinde 2005 29395 no ile tescilli olan "..." ile yine davalı adına TPE nezdinde 2005 31742 no ile tescilli olan "..." markalarının haksız olarak tescil edildiğini, müvekkili markası ile iltibas tehlikesi olduğunu, davalı adına TPE nezdinde "..." olarak tescilli olan markalarının tescilinin 11.sınıf için iptaline, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı markası ve kullanımı ile müvekkiline ait markaların farklı olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya ait markaların tescili sürecinde itirazda bulunduğu ve ilgili kurum tarafından itirazın kısmen kabul edildiği, davacının 2007 yılından beri davalının dava konusu markayı kullandığını bildiği, davalının markayı kullanmasından haberdar olmasına rağmen herhangi bir itirazının bulunmadığı, TMK 2. maddesi anlamında davacının haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun hareket ettiğini söyleme imkanının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı şirket adına tescilli markaların davacı markası ile iltibas yarattığından bahisle, tescilli bulundukları 11. sınıf bakımından hükümsüzlüklerine ve tescillerinin iptaline karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece, davacının uzun süredir davalı kullanımını bildiği halde sessiz kaldığı, TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırı davranış sergilediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 556 sayılı KHK 42/1-a maddesi uyarınca hükümsüzlük davası açma süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Bu sürenin başlangıç tarihi ise markanın sicile tescil edildiği tarihten itibaren başlar. Davalı markalarının, 04.04.2007 ve 10.10.2008 tarihlerinde sicile tescil edildiği, davanın ise 03.04.2012 tarihinde açıldığı diğer bir anlatımla 5 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde hükümsüzlük davasının açıldığı anlaşıldığı halde mahkemece davacının uzun süre sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşması nedeniyle TMK 2. maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davacı markasının "...." ibaresinden oluştuğu, davalı markalarının ise "..." esas unsurları taşıdığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece taraf markalarının iltibas yaratacak düzeyde benzer olduklarının kabulü ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin benzer olup olmadıkları yönünde dosya içinde bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin içerisinde sektör bilirkişisinin de bulunduğu yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.