Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/18431 Esas 2016/852 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18431
Karar No: 2016/852
Karar Tarihi: 01.02.2016

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/18431 Esas 2016/852 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2015/18431 E.  ,  2016/852 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı ile davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere ve temyizin kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı şirketler vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, 11.06.2008 tarihindeki iş kazası sonucu %43,20 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, 78.963,12-TL iş kazasından kaynaklanan maddi tazminatın ve takdiren 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    06.05.2015 tarihli kararda temyizin kapsamına göre yapılan incelemede sair yönlerden bir hata bulunmamakla birlikte maddi tazminat davaları bakımından Bozma sonrasında yapılan ıslaha değer verilerek neticeye varılması doğru olmamıştır.
    Şöyle ki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak aynı yasanın 177. Maddesine göre ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılacağının düzenlemesi karşısın da Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı ortadadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.
    Bu açıklamalardan olarak somut olayda; Dairemizin 06.05.2014 tarihli bozma kararı sonrasında dava değerinin artırıldığı 13.04.2015 tarihli ıslaha itibar edilerek neticeye varılması hatalı olmuştur.
    Belirtilen bu maddi ve hukuki olguların Mahkemece nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı şirketler vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 01.02.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.













    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.