10. Hukuk Dairesi 2016/15532 E. , 2019/2221 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, kurumca düzenlenen ödeme emrinin iptali ile kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dosyası incelendiğinde, davalı ..., ... Belediye Encümeni"nin 22.12.2011 Tarih ve 611 sayılı kararına dayanılarak 5510 sayılı Yasa kapsamında 2011/12 dönemine ilişkin idari para cezası içerikli ödeme emrinin dava dışı ... -...-... adlı kişiler adına düzenlendiği, 16.04.2015 tarihinde ... "nin eşi ... tebliğ edildiği, davacı tarafından ilgili Encümen kararının iptali için idari yargı yolunda iptal davası açıldığı, ... 2. İdare Mahkemesi tarafından dava konusu işlemin iptaline ilişkin verilen hükmün 21.11.2013 tarihinde kesinleştiği, 24.04.2015 tarihinde ise işbu davanın açıldığı, mahkemece davacının ad ve soyadını içeren ödeme emrinin olmadığı, tebligat alındısında da davacının ad ve soyadının bulunmadığı belirtilmek suretiyle, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
İdari para cezaları ile ilgili 5510 sayılı Yasa 102. maddede (506 sayılı Kanun m.140) özel bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.”
2709 sayılı T.C.Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40.maddesi uyarınca; “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.”
Maddeye 03.10.2001 tarihli 4709 sayılı Kanunun 16.maddesi ile eklenen 2.fıkra uyarınca “devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır”.Bu kapsamda Anayasal teminat altına alınmış hak arama özgürlüğünden bahsedebilmek için devletin işlemlerinde, işleme karşı başvuru yollarını ve süresini açıkça, vatandaşında kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gerekmektedir.
Bu görevin yerine getirildiğinin kabulü için SGK alacaklarının tahsiline yönelik işlemlerin tamamında ilgiliye, işleme karşı başvurabileceği kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir (HGK, 02.11.2011 tarih, 2011/21-571-680).
İdari para cezalarının tahakkuk aşamasında yapılacak itirazlar idari yargının görevine girer. İdari para cezasına karşı süresi içinde kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilip de yine süresi içinde ilgili mahkemeye başvurulmaması halinde idari para cezası kesinleşir. Kurumca çıkarılan idari para cezası borç yazısı üzerine veya Kurumca idari para cezasına itirazın reddi halinde, iş mahkemesinden idari para cezasının iptali istenmiş ise görevli mahkeme idare mahkemesi olduğundan yargı yolu yanlışlığı nedeniyle görevsizlik kararı verilmelidir.
6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağı öngörülmüştür. İdari para cezası da 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde kesinleşirse Kurumca ödeme emrine konu yapılabilir.
Kesinleşip Kurum alacağına dönüşerek ödeme emrine konu olan idari para cezalarına karşı itirazlarda görevli mahkeme iş mahkemesidir. İtiraz prosedürü tamamlanmadığı halde ödeme emrinin iptali davasına konu edilen idari para cezaları yönünden, 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca başlamış olan prosedürün sonuçlanması beklenip 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayılmış nedenlere dayalı incelemeyle sonuca varılması gerekir
6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde itiraz sebepleri sayılmıştır. Buna göre kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs;
a-Böyle bir borcu olmadığı,
b-Kısmen ödediği,
c-Zamanaşımına uğradığı sebepleriyle itiraz edebilecektir.
Kesinleşen idari para cezaları, 6183 sayılı Kanuna göre takibe konu edilirse, borçlu tarafından sadece ödeme ve zamanaşımı iddiasında bulunabilir. İdari para cezasının doğumu idari aşamada veya idare mahkemesi kararı ile kesinleştiğinden böyle bir borcu olmadığı yönünde alacağın özüne ilişkin itirazda bulunulamaz.
Somut olayda dava, idari para cezası nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ve icra takibinin iptali istemidir. Mahkemece, davacı adına çıkarılan bir ödeme emri olmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de karar eksik incelemeye dayalıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş; davacının talebi, Kurumca çıkarılan bir borç yazısı, tahakkuk nedeniyle veya salt idare para cezasının bulunmadığı yönünde menfi tespit davası ise görevli yargı yolunun idari yargı olduğu düşünülmeli, eğer 6183 sayılı Kanun 55 ve 58. madde kapsamında ödeme emrine dayalı iptal davası ise görevli mahkeme iş mahkemesi olup, borcun idari aşamada veya idari yargı yerinde kesinleşip kesinleşmediği belirlenip sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilerek, yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 11.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.