Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17496
Karar No: 2017/778
Karar Tarihi: 07.02.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17496 Esas 2017/778 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı tarafın taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptali, mümkün olmadığı takdirde mirasta iade ve tenkis isteğiyle açtığı davada mahkeme, davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar vermiştir. Ancak, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun kararına göre, uygulamada ve öğretide \"muris muvazaası\" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Bu durumda, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece yeterince araştırma ve soruşturma yapılmadığı için verilen karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK 237)ve Tapu Kanunun 26. maddeleri.
14. Hukuk Dairesi         2016/17496 E.  ,  2017/778 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.04.2013 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada ise taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptali, mümkün olmadığı takdirde mirasta iade ve tenkis istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 07.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ve birleştirilen dosyanın davacıları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı asil ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    - KA R A R-
    Davacı vekili 03.04.2013 tarihli dilekçesi ile davacı ile davalıların murisi ve kendisinin eşi olan İsmail Ünal arasında 04.04.2003 tarihli ve 04167 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, 156 parsel sayılı taşınmazda miras payının tamamını 2.000.000.000,00 TL bedel ile satın aldığını, tapu maliki kök muris ..."in 17.05.1982 tarihinde, murisin eşi .."ın ise 25.10.2011 tarihinde vefat ettiğini, davalılar ile birlikte mirasçı olduğunu ileri sürerek 156 parsel sayılı 33.978 m2 tarla cinsli taşınmazda muris ..."in 3/20 payından muris İsmail Ünal"a isabet edecek olan payın iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., 16.04.2014 tarihli celsede imzalı beyanı ile davacı annesinin davasını kabul ettiğini beyan etmiştir.
    Davalılar öncelikle iştirak halindeki mülkiyet nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, kendilerinin murisin ilk eşinden olan çocukları olduklarını murisleri babaları..."ın kendilerinden mal kaçırma amacıyla ikinci eşi olan davacıya yapılan satışın muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğunu, davanın reddini savunmuşlar; birleştirilen 2014/126 Esas sayılı dosyada ise mirasçılardan... 30.04.2014 tarihli dilekçe ile muris muvazaası
    nedeniyle 04.04.2003 tarih ... yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptalini, mümkün olmadığı takdirde mirasta iade ve tenkis istemişlerdir.
    Mahkemece, muris..."ın davacı ... ile sonradan evlendiği, 20 yıllık ikinci eşi olduğu, yıllarca kanser hastası olan eşine en iyi şekilde baktığı, ayrıca, murisin işlerinin ve maddi durumunun kötüye gitmesi nedeniyle davacı ..."ın kendisine ait taşınmazı satarak parasını verdiği, bunların karşılığında muris..."ın dava konusu yerdeki payını eşine sattığı, bu itibarla yapılan pay devrinin hizmet olarak yerine getirilmiş olduğu, devrin karşılıksız hibe şeklinde olmadığı, satış vaadi sözleşmesinin geçerli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar ve birleştirilen dosyanın davacıları vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK 237)ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin muris muvazaası nedeniyle iptali istemine ilişkin olup; öncelikle belirlenmesi gereken husus, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığıdır. Başka bir ifade ile, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli Kararı bu olayda uygulama yeri bulup, mahkemece miras bırakanın taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile davacı ikinci eşine yapmış olduğu temlikin muvazaalı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması gerekir. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davada dava konusu 156 parsel sayılı taşınmazda pay maliki olan muris ..."ın ilk eşi...."ın annesi olan tapu maliki muris.....; davalılardan ..."ın anneanneleridir. Tarafların murisi ... 25.10.2011 tarihinde vefat etmiş olup, murisin başka malvarlığının olup olmadığı araştırılmamış, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasında fark bulunup bulunmadığı, davalının alım gücüne sahip olup olmadığı yeterince soruşturulmamıştır.
    Hal böyle olunca; davalılardan, davacı ..."ın kızı ... 16.04.2014 tarihli oturumda imzalı beyanı ile HMK 308 v.d maddeleri gereğince davayı kabul etmiş olduğundan bu mirasçı yönünden davanın kabulü doğru ise de; diğer mirasçılar yönünden yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması ve incelenmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek çelişkili gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de; HMK 305 v.d. maddeleri gereğince taraflara hak ve borç yükleyen hüküm fıkrasının tavzih şerhi ile hüküm sonucunu değiştirecek biçimde düzeltilmesinin mümkün olmadığı gözetilmeden hüküm fıkrasının 7. bendi ile çelişkili şekilde 20.11.2015 günlü tavzih kararı verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı ..."dan alınarak temyiz eden davalılar ..., ..., ... ve ..."a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    07.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi