17. Hukuk Dairesi 2015/5333 E. , 2018/210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, 30.08.2007 tarihinde trafik sigortasız araç ile müvekkilinin kullandığı aracın çarpışması neticesi meydana gelen kazada müvekkilinin malul kaldığını, müvekkilinin yapılan tedavisi sonucunda Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 28/04/2009 tarih ve 517 numaralı özürlü sağlık kurulu raporuna göre %9 oranında malul olduğunun tespit edildiğini, ancak müvekkilinin tüm vücut fonksiyonlarını daha yüksek bir oranda yitirmiş ve de maluliyet oranının daha da artmış olduğunu, söz konusu raporda belirtilenden daha fazla maluliyetinin olduğunu, davalı ... Hesabının eksik ödeme yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 250,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 55.9161,25 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacının ibra tarihinden 2 yıl geçtikten sonra, 22/07/2011 tarihinde eldeki davayı açtığını, ibranamenin yetersiz ödeme savıyla geçersiz sayılmasının mümkün olmadığı ve talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
KTK"nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkeme hakimince re’sen dikkate alınması gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek ibraname tarihi ve dava tarihi dikkate alınarak her ne kadar zamanaşımından davanın reddine karar verilmiş ise de aslında hak düşürücü süre gözetilerek davanın reddine karar verildiği ortadadır.
Balıkesir Devlet Hastanesi özürlü sağlık kurulu raporunda davacının %9 oranında kalıcı maluliyet olduğu tespit edilmiş, bu rapora istinaden davacı davalıya başvurmuş, 16.07.2009 tarihinde 7.080,00 TL ödeme almış, davalıyı 09.07.2009 tarihinde ibra etmiştir. Davacı, %9 daimi maluliyet için davalıyı ibra etmiştir. Yerel mahkemenin gözden kaçırdığı husus; dava konusu %9 maluliyet tazminatı değil, davacının maluliyetindeki artış sonucunda ortaya çıkan mevcut maluliyet oranı ile önceki %9 maluliyet oranı arasındaki farktır. Yargılama sırasında alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu"nun 13/02/2013 tarih ve 1543 nolu maluliyet raporuna göre davacı maluliyetinin %25 olduğu tespit edilmiş olduğuna göre, 09.07.2009 tarihli ibranın üzerinden 2 yıl geçtiği değerlendirilmesi ile davanın reddi yanlış olup tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı olduğu üzere esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olması isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.