23. Hukuk Dairesi 2015/5454 E. , 2016/2840 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekilinin dava dışı .... Ltd. Şti."nin bayisi olduğunu, aldığı malların bedellerini ödemediğinden dolayı ... 7. İcra Müdürlüğü"nün 2009/380 E. sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, ancak semeresiz kaldığını, daha sonra ...."in ipotekli taşınmazlarının paraya çevrilmesi için .... 13. İcra Müdürlüğü"nün 2012/8723 E. sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, taşınmaz üzerinde ilk üç sırada ... Bankası A.Ş. lehine, dördüncü sırada müvekkili şirket lehine ipotek olduğunu, bankaya borcun büyük kısmının ödenmiş olmasına rağmen bankanın bakiye borç için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ... 22. İcra Müdürlüğü"nün 2009/3776 E. sayılı dosyası ile takip yaptığını, gerçekte borcu ...."ın yapmış gibi gösterildiğini, muvazaalı işlemler yapıldığını, daha sonra Noterlik"den 17.05.2010 gün ve 8888 yevmiye no"lu temlikname ile alacağın davalıya intikal ettirildiğini, davalının bu işlemden sonra takibi müracaata bıraktığını, .... 13. İcra Müdürlüğü"nün 2011/9214 E. sayılı dosyaları ile takibe başlamaları ile birlikte müracaata bırakılmış olan dosyanın yenilendiğini, 2011/2391 esasını aldığını, ... 22. İcra Müdürlüğü"nün 2011/2391 E. sayılı dosyası ile yapılan sıra cetvelindeki 1, 2 ve 3. sıradaki ipoteklerin iptalinin gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile müvekkilinin bu sıralara kaydının yapılmasına karar verilmesini, davalının borçlu olarak gözüken şahıstan sıra cetvelindeki 1, 2 ve 3. sıralardaki kayıtlar nedeniyle herhangi bir alacağının olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı üçüncü kişinin bankayla yapılmış bulunan genel kredi sözleşmesinin kefili olduğunu, kefalet tarihinin 2005 yılı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı alacaklının borcunun, 10.10.2005 tarihli genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza attığı tarihte doğduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda borcun doğum tarihinin 10.10.2005 olduğu, bankanın davalı alacaklı aleyhine icra takibi başlattığının sabit olduğu, davalının banka ile sözleşme imzalayarak bankanın alacağını devraldığı, alacağın temliki sözleşmesi ile davalının alacaklı bankanın yerine geçtiği, bunun sonucu olarak davalının borcu ödeyerek alacağı ve fer"ilerini devralmasında hukuka aykırı herhangi bir durumun bulunmadığı, banka alacağının doğum tarihinin davacının tasarruf tarihinden önce olduğu, kural olarak ispat külfetinin davalı alacaklıda
bulunduğu, davalı tarafın alacağının varlığını ve miktarını herkese karşı ileri sürülebilecek delillerle ortaya koyduğu, davacı tarafın ise borcun davalı tarafından değil de, muvazaalı işlemlerle sona erdirildiği yönündeki iddiasını yöntemine uygun delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı borçlu tarafından borcun büyük kısmının ödenmesine rağmen ödemenin davalı tarafından yapılmış gibi gösterilmesi suretiyle yapılan temlik işleminin muvazaalı olduğu iddiasıyla sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığı ve muvazaalı oluşturulduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği tartışmasızdır. Ne var ki, davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, kural olarak ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilmeli, bir diğer ifade ile ödeme gibi sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya yüklenmelidir (Bkz., Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., ... 2005, s.158; aynı yönde 19. HD., 04.07.1995 t. ve 1995/6193-6116 E.K.).
Somut olayda, mahkemece, dava dışı bankaya yapılan ödemenin dava dışı borçlu tarafından borcu sona erdirmek (söndürmek) amacıyla yapıldığı, fakat bunun üçüncü kişilere karşı varlığını koruyor gibi gösterilmesi için temlik ivazı olarak bankaya yatırıldığı iddiasının davacı tarafça kanıtlamadığının kabulü doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.