Davacı H.. K.. vekili Avukat Gülcan tarafından, davalı M.. Ö.. aleyhine 24/02/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, milletvekili olduğunu, 28/11/2011 tarihinde Uluderede 35 kişinin yaşamını yitirmesi nedeniyle olay yerine gittiğini, Uludere ilçesi kaymakamının da taziye için geldiğini, taziye sonrası kaymakama bir takım kişiler tarafından saldırı yapıldığını, M.Gazete"nin 03/01/2012 tarihli sayısının manşetinde ve 13. sayfasında "Organizatör H.. K.. ve İ." başlıklı iftira, hakaret, hatta hedef gösterici nitelikteki haberle kişilik haklarının zedelediğini beyan ederek manevi zararının tazminini istemiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davacının haber başlığı ve içeriği ile belirli kesime hedef gösterildiği ve davacıyı rüşvet almakla ima ve itham eden nitelik taşıdığı, basın özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı gerekçesi ile istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu 03/01/2011 tarihli "Kaymakama saldırının tanığı: Organizatör H.. K.. ve İ." başlıklı haberde; Uludere kaymakamının Uluderede yaşamını yitiren 35 kişinin ailelerine taziye ziyaretinde bulunduktan sonra, oradan ayrılırken bazı kimselerin saldırısına uğradığı, bu nedenle açılan soruşturmada dinlenen tanığın taziye sırasında yaşanan olaylara ilişkin beyana yer verildiği ve tanık beyanının haber başlığında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin kararlarında belirtildiği üzere siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır, hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün sadece "zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen bilgi ve fikirler değil, aynı zamanda rahatsız eden şaşırtan ve gücendiren" ifadeleri de kapsadığı kabul edilmiş ve bu ifadeler var olmadan "demokratik bir toplumdan" söz edilemeyeceği vurgulanmıştır. Davaya konu somut olayda; davacının milletvekili olduğu, soruşturma konusu yapılan olaya ilişkin haberin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, yayınlanmasında toplumsal ilgi ve kamu yararı bulunduğu, haberin okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı bir başlığın kullanıldığı, kullanılan çarpıcı başlık ile davacının olay sırasındaki tutum ve davranışlarının eleştirildiği, haberin bütününde davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak bir ifadenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.