11. Hukuk Dairesi 2016/8437 E. , 2018/2380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.03.2016 tarih ve 2014/300-2016/200 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketle davalı arasında tali acentelik sözleşmesinin düzenlendiğini, davalının bu sözleşmeye dayanarak 2006 yılı 8, 9, 10 ve 11. aylarla 2007 yılı 1,2,3,6,7,8,9,10,11. aylara ilişkin olarak toplam 40.052,77 TL"lik sigorta üretimi yaptığını, davacıyla davalının aralarındaki sözleşme gereğince yapılan sigorta üretim bedellerinin tamamının davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği halde 25.000,00 TL"sinin ödenmediğini ileri sürerek 25.000,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan 27.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, 28.12.2012 havale tarihli dilekçesiyle "delil listesini ıslah ettiğini" belirterek yeni delil listesi vermiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen .... Acentelik sözleşmesinin 01.08.2005–01.08.2006 tarihleri arasında geçerli olduğunu, bu sözleşmenin bitiminden sonra karşılıklı mutabakatla yenilenmediğini, davalının sözleşmenin yenilenmemesi nedeniyle sigorta acenteliği ve broker faaliyetlerine son vererek işyerini ve vergi kayıtlarını kapattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 01/08/2005 tarihinde akdedilen tali acentelik sözleşmesinin dava konusu alacakların ait oldukları dönemde de devam ettiği, bu sözleşme uyarınca davalının tahsil ettiği tüm sigorta üretimi bedelini davacıya ödemesi gerektiği, bu kapsamda talep edilen dönemlere ilişkin olarak 15.853,40 TL tutarında sigorta üretim bedelini davalının uhdesinde tutularak davacıya ödenmediği, davacı tarafça gönderilen ihtarnamenin davalıya 27.04.2010 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarihte davalının temerrüde düşürüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.853,40 TL"nin 27/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tali acentelik sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu edilen alacakların doğduğu dönemde de acentelik ilişkisinin devam ettiği, davalının düzenlediği sigortalar nedeniyle tahsil ettiği bedelleri davacıya ödemesi gerektiği, davacının 15.853,40 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, acentelik faaliyetlerine 31.08.2006 tarihinde son verdiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan poliçelerin müvekkili tarafından düzenlenmediğini ve üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacının tek taraflı düzenlediği bakiye borç belgelerinin dayanaklarının araştırılması gerektiğini savunmuş, dosyaya yalnız fotokopileri sunulan poliçelerin asıllarının sunularak imza incelemesi yapılması ve hatta davacının rejistro kayıtlarının incelenmesini talep etmiştir. Ancak, mahkemece davalının, dosyaya fotokopileri sunulan davacının iddialarına dayanak yaptığı poliçe asıllarının sunulması, imza itirazı ve davacının rejistro kayıtlarının incelenmesi talebine yönelik bir araştırma yapılmadığı gibi davalının ciddi itirazlarına rağmen bilirkişi heyetince düzenlenen ek rapor hükme esas alınmıştır. Bu durumda, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamış, davalının bilirkişi ek raporuna karşı sunduğu ciddi itirazların karşılanması, davacı tarafından iddialarına dayanak yaptığı poliçe asıllarının dosyaya sunulması, poliçelerin hangi tali acente tarafından düzenlenmiş olduğunun tereddüte mahal vermeyecek şekilde gerekirse imza incelemesi yapılarak tespit edilmesi, aynı zamanda davacının rejistro kayıtlarının incelenmesi ve davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığının tespiti ile bir sonuca varılması gerektiğinden yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.