1. Hukuk Dairesi 2015/11730 E. , 2018/10653 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı,.... 29.06.1998 tarih ve 14 sayılı kararıyla hak sahibi sayılmalarına karar verilen davalılara 447 parsel sayılı taşınmazın tahsis edildiğini, yapılan araştırmada davalıların 1 aydan fazla ..... kaydının tespit edildiğini, bu durumun hak sahibi olmaya engel olması nedeniyle davalıların hak sahipliğine ilişkin 29.06.1998 tarihli Komisyon kararının 15.06.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararıyla kaldırıldığını açıklayarak 447 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle, davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, idarenin sakat işlemi geri alırken hukuksal durumları korumak ve güven sağlamak zorunda olduğunu, işlemin mülga yönetmelik gereğince yapıldığından hukuka uygun olmadığını, davalıların kazandırıcı zamanaşımı sebebiyle kazanımlarının korunması gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, .... ilçesi .... Komisyonu’nun 29.06.1998 tarih ve 1998/14 sayılı kararıyla 2510/1306 sayılı Yasalar uyarınca davalı ...’nun hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu 447 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ile aile bireyleri olan
./..
diğer davalılar adlarına 26.10.2007 tarihinde ve 2510 sayılı Yasa gereğince tahsisen tescil edildiği, bilahare ..... Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 2011/34 sayılı kararıyla, 5543 sayılı İskan Kanunun 21/2. maddesine aykırılık nedeniyle, hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 29.06.1998 tarih ve 1998/14 nolu kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı idare, davalı tarafın tahsis gereğince yerine getirmesi gereken koşullara uymadığını ve bu nedenle hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin dayanağı olan hak sahipliğine ilişkin idari karar, idarece alınan yeni bir karar ile iptal edildiğine, başka bir ifadeyle davalılar adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine göre, artık tescilin dayanağı ortadan kalkmıştır. Öyleyse, davalılar adına mevcut kaydın TMK’nın 1025. maddesi uyarınca yolsuz tescil durumunda bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
-KARŞI OY-
Davacı İdare, çekişmeli taşınmazın, göçebelerin iskanına ilişkin Mahalli İskan Komisyonu kararı uyarınca davalılar adına tescil edildiğini ancak daha sonra davalı aile temsilcisinin sigortalılık kaydının tespit edildiğini bunun üzerine Mahalli İskan Komisyonu kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürüp tapusunun iptali ile Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davalıların, 29.06.1998 tarih 14 sayılı.... kararı ile hak sahibi oldukları ve çekişmeli taşınmazın bu karar uyarınca davalılar adına tescil edildiği, ancak davalıların hak sahipliğinin 15.06.2011 günlü Mahalli İskan Komisyon kararı ile iptal edildiği, davalıların, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının iptali isteğiyle Hatay İdare Mahkemesinde açtıkları 2011/1778 esas sayılı davanın retle sonuçlandığı sabittir.
Ne var ki tüm bu aşamalardan sonra 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı kanun ile 5543 sayılı İskan kanununa eklenen Geçici 7. maddenin 3. fıkrasında "Mülga 2510 sayılı Kanunu göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder" hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceği vurgulanmıştır.
Nitekim mahkemece de bu gerekçe ile dava reddedilmiştir.
Ret kararın doğru olduğu ve hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.
... ...