Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/5450
Karar No: 2016/2833
Karar Tarihi: 02.05.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/5450 Esas 2016/2833 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/5450 E.  ,  2016/2833 K.
"İçtihat Metni"




MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Temlik eden davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı borçlu ..."tan olan alacağını tahsil etmek için başlatılan ....Müdürlüğü"nün .... E. sayılı takip dosyası ile borçlu adına kayıtlı taşınmaza haciz konulduğunu, daha sonra bu taşınmazın .... Müdürlüğü"nün....E. sayılı dosyasından satılarak paraya çevrildiğini, düzenlenen sıra cetvelinde borçlu adına kayıtlı taşınmazın alacağına mahsuben davalı M.. K.. adına tesciline karar verildiğinin yazıldığını, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan davalı M.. K.."ın alacağının gerçek olmayıp muvazaalı olduğunu, dayanak bononun alacaklılardan mal kaçırma amacıyla düzenlendiğini, gerçek bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, muvazaalı takibe dayanan sıra cetvelinin hukuka uygun bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinde davalıya isabet eden payın davacıya verilmesi ve sıra cetvelinin buna göre düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinin davalı asıla tebliğ edildiğini, ayrıca davanın açıldığı tarihte ....Mahkemesi"nin .... E. sayılı dosyası ile sıra cetveline itiraz davası açıldığını, bu nedenle tebligatın bu dava ile ilgili olduğunun düşünüldüğünü ve 15 günlük süre içerisinde cevap dilekçesi vermenin mümkün olmadığını, müvekkilinin borçlu ...."tan alacaklı olduğunu, müvekkilinin bu borçlu ile ortaklık yaptığını, ortaklığın uzun sürmediğini, esnaftan cemaatin toplanarak anlaşma yapıldığını ve ortaklığın sona erdirildiğini, bu anlaşma gereğince dava dışı borçlunun 140.000,00 TL"lik icra takibine konu senedi düzenleyerek müvekkiline verdiğini, alacağın muvazaalı olması halinde tapu kaydında ilk sırada müvekkilinin haczinin bulunması gerektiğini, müvekkilinin haczinin üçüncü sırada olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; temlik eden davacı A.. A.."nin davalılar... ve .... Ltd. Şti. hakkında toplam 40.000,00 TL"lik beş adet bonoya dayalı olarak aldığı ihtiyati haciz kararına istinaden ....Müdürlüğü"nün dosyası ile 01.12.2008 tarihinde takip başlattığı, takibin kesinleştiği, haciz kararı verildiği, ihtiyati haciz ve takip dayanağı bonoların 08.01.2008 tanzim tarihli olup, ödeme tarihlerinin 30.06.2008, 20.07.2008, 30.07.2008, 20.08.2008 ve 30.08.2008 olduğu, senet borçlusunun
..., lehtarın ... Ltd. Şti. olduğu, dosya davalısı olan M.. K.."ın ihtiyati haciz ve icra takibine dayanak yaptığı, 140.000,00 TL"lik senedin tanzim tarihinin 15.03.2008, ödeme gününün 15.04.2008 olduğu, senet borçlusunun ...., lehtarın M.. K.. olduğu, bu senedin diğer takibe dayanak yapılan senetlerin tanziminden sonra tanzim edildiği, diğer senetlerde vadenin 6. ve 8. ay olduğu halde, daha yüksek miktardaki son senette tanzim tarihinin daha geç olmasına rağmen ödeme gününün bir ay sonrası olarak kararlaştırıldığı, amacın diğer alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu, alacağın muvazaalı olduğu, davanın bu nedenle yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu .... Müdürlüğü"nün .... E. sayılı takip dosyasında davalıya isabet edecek payın davacı alacaklıya verilmesine, varsa artan kısmın davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının alacaklı olduğu ... Müdürlüğü"nün .... E. sayılı dosyasında, davacı alacaklının 25.11.2008 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldığı, bonoya dayalı olarak 01.12.2008 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 18.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği, bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına 21.07.2010 tarihinde haciz konulduğu, 02.07.2012 tarihinde satış talebinde bulunularak satış avansı yatırıldığı, davalının alacaklı olduğu .... Müdürlüğü"nün 2012/240 E. sayılı dosyasında, davalı alacaklının
21.07.2008 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldığı, bonoya dayalı olarak 29.07.2008 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 01.08.2008 tarihinde tebliğ edildiği, bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına 16.10.2008 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilinin 24.12.2009 tarihli talebi üzerine aynı taşınmaz üzerine 12.01.2010 tarihinde ikinci kez haciz konulduğu, 10.01.2012 tarihinde satış talep edilerek avansın yatırıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan.... Müdürlüğü"nün ... E. sayılı dosyasındaki alacağının dayanağı olan bononun ihtiyati haciz ve takip tarihinin, davacının alacaklı bulunduğu sıra cetvelinin 3. sırasında yer alan ....Müdürlüğü"nün ....E. sayılı dosyasındaki alacağının dayanağı olan bonoların ihtiyati haciz ve takip tarihinden önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, buna göre de, sonraki tarihte doğan davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
3- Kabule göre; davanın kabulü halinde bu tür davalarda kıyasen uygulanan İİK"nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya tahsisine, artan kısım bulunması halinde davalıya verilmesine karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır. Mahkemece, eda hükmü kurulmuş ise de, kurulan hüküm yargılama giderlerini ve vekalet ücretini kapsamadığından yukarıda açıklanan ilkeyi tam olarak karşılayacak nitelikte olmadığından doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi