1. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11873 Karar No: 2018/10641 Karar Tarihi: 28.05.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/11873 Esas 2018/10641 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, bir taşınmazın kadastro tesbitinin yanlış yapıldığını ve 1284 parsel sayılı taşınmazın aslında 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile aynı olduğunu iddia ederek tespit istemişlerdir. Ancak yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda taşınmazların farklı yerlerde bulunduğu ve dava reddedilmeli olduğu belirlenmiştir. Yargıtay da bu nedenle kararı bozmuş ve davayı reddetmiştir. Kanun maddeleri ise, HUMK'un 428. maddesi ve 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesidir.
1. Hukuk Dairesi 2015/11873 E. , 2018/10641 K.
"İçtihat Metni"
..... Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı idare tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR- Dava, tespit isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakanlar.... maliki olduğu 1284 parsel sayılı taşınmazın 1976 yılında yapılan kadastro tesbiti sırasında kadastro sınırlarının koordinat sistemine göre belirlenmemesi nedeniyle Kadastro Müdürlüğünce taşınmaz yerinin gösterilemediğini, aslında 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 1284 parsel nolu taşınmazın aynı taşınmazlar olduğunu ileri sürerek, 1284 parsel nolu taşınmazın gerçekte 11565 ada 1 nolu parsel olduğunun ve taşınmazın evvelinden beri mirasbırakanlarının mülkiyetinde ve zilyetliğinde bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı idare, dava konusu parsellerin farklı yerlerde olduğunu, aralarında 3165 metrelik bir mesafe bulunduğunu, 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin 28/09/2010 tarihinde kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1284 parsel sayılı 4.800,00m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın, kadastro tespitinin 07.09.1976 tarihinde yapılarak davacıların mirasbırakanı ......adına senetsizden tespit ve tescil edildiği, 11565 ada 1 parsel sayılı 4.821,52m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın ise, 10.08.2010 tarihinde kadastro tespitinin yapılarak 2/B kadastrosu ile davalı Hazine adına tespiti ve tescilin yapıldığı ayrıca davacılardan ..."nın 1978 yılından beri taşınmazda işgalci konumunda bulunduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. ./..
Somut olayda, davacıların.....yaptığı başvuru üzerine yapılan inceleme neticesinde hazırlanan 12.08.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda 1284 parsel ile 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazların aynı alanları kaplamayıp farklı yerlerde bulundukları, taşınmazlar arasında 3165 metrelik bir mesafenin bulunduğunun belirtildiği, mahkemece yapılan keşif sonrası ibraz edilen 13.02.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve ekindeki krokide de çekişmeli taşınmazların farklı yerlerde bulunduklarının belirtilip taşınmazlar arasındaki mesafenin yine 3165 m olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.