9. Hukuk Dairesi 2014/35980 E. , 2016/7278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı; 19.12.2008-01.03.2013 tarihleri arasında davalı şirkette özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, davalı şirketin başka şirketlere özel güvenlik hizmeti verdiğini, taşeronluk yaptığını, davacının bu tarihler arasında sigortaya başka şirketler üzerinden girdi çıktı yapılmak suretiyle bildirildiğini, davacının son olarak aylık 1000 TL net maaş ile çalıştığını, ancak sigortaya brüt 1000 TL olarak bildirildiğini, davacının Ocak ve Şubat 2013 maaşlarının ödenmediğini, davacının iş akdine maaşlarının ödenmemesi ve fazla mesai yaptırılması karşılığında ücret ödenmemesi sebebi ile haklı nedenle son verdiğini, Kadıköy 15. Noterliğinin 01.03.2013 tarih 06268 sayılı ihtarnamesi ile durumu işverene bildirdiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine Anadolu 17.İcra Müdürlüğünün 2013/4641 E. Sayılı dosyasından 13.03.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, 3 vardiyalı çalışma yapılması üzerine anlaşıldığı halde davacının işe başladığından itibaren hep 2 vardiya olarak çalıştığını, davacının 7 gün günlük 12 saat çalıştığını, hafta tatili dahi yaptırılmadığını, fazla mesai-hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin zamlı ödenmediğini, davacıya milli ve dini bayramlarda da izin kullandırılmadığını, davacının 2011 senesinden 6 gün ve 2012 senesinden 14 günlük toplamda 20 günlük yıllık izin ücretinin de ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai, genel tatil, yıllık izin ve hafta tatili alacaklarının tahsiline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı; davacının 19.12.2008-28.02.2013 tarihleri arasında çalıştığını, her ne kadar davalı ile davalı arasında ihtarnameler gönderilmiş ise de tarafların anlaştığını, tüm tazminat ve haklarının ibraname karşılığında ödendiğini, davacının maaşında haciz olması sebebi ile 1 aylık maaşının icra dosyasına yatırıldığını, kalan 625 TL nin 26.03.2013 tarihinde bankaya yatırıldığını, diğer aylığın ibraname ile davacıya ödendiğini, kıdem tazminatının ibraname ile davacıya ödendiğini, davacının çalışmasının 12 saat çalışma 24 saat dinlenme şeklinde olduğunu, bu şekilde çalıştığı halde doğan fazla mesai ücretlerinin davacıya ödendiğini, davacının yıllık izinlerinin üç defa kullandırıldığını, kalan izin parasının ibraname karşılığında ödendiğini, kural olarak ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, ancak bu günlerde vardiya denk gelmesi halinde yapılan çalışmalara ait ödemelerin ibraname ile davacıya yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı vekili dava dilekçesinin konu bölümünde tahsil amaçlı dava açtığını belirtmiş, dilekçe içeriğinde belirsiz alacak davası olduğundan bahsetmiş ise de, sonuç-talep kısmında “itirazların iptaline ve takibin devamına, icra ve inkâr tazminatına hükmedilmesini” talep etmiştir. Yargılama aşamasında verilen 22/05/2014 harç tarihli ıslah dilekçesinde bilirkişinin hesapladığı miktardan, talep edilen 8.000 TL mahsup edilerek bakiye miktar üzerinden ıslah yapılmış, mahkemece bir tespit hükmü ile birlikte, takibin kısmen iptaline karar verilmiştir.
Öncelikle davacının taleplerinin hangi kalemlerde ne kadar olduğunun açıklaması yapılmamıştır. Dava dilekçesinde dava türü karışık ifade edildiğinden, davanın itirazın iptali mi yoksa alacak davası mı olduğu netleştirilmemiştir.
Islah dilekçesinde talep açıklaması olmadığından hangi kalemde ne kadar artırım yapıldığı belli değildir.
Mahkemenin hüküm fıkrasında da belirttiği icra ve inkar tazminatına ilişkin takip talebinde 16 kalem alacak olup, toplam miktar 15.149,32 TL’dir. Dava dilekçesindeki miktar 8.000 TL olarak gösterilmekle birlikte ıslah dilekçesi ile talep artırımı yapılmış ise de yukarıda belirtildiği üzere talepler muğlâk olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Buna bağlı olarak mahkemenin hükmü HMK’nin 297. Maddesinde belirtildiği şekilde açık, şüpheden uzak ve tereddüde meydan vermeyecek şekilde olmadığından, hükmün taleplerin açıklatılması, davanın türünün netleştirilmesi ve sonuçta HMK’nin 297. Maddesine uygun karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.