23. Hukuk Dairesi 2016/221 E. , 2016/2809 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalı ....... dışındaki davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, 2050 sayılı ..... Kooperatifi ile ..... sayılı ..... Kooperatifi"nin birleşerek müvekkili kooperatifin unvanını aldığını, davalılardan ...."nun 2050 sayılı ... Kooperatifi"nde yetkili memur olarak, diğer davalıların ise kooperatif yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri olarak görev yaptıklarını, davalı .... ...."nun ....Mahkemesi"nin .... tarih ve .... E., ....K. sayılı ilamıyla zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediği sabit görülerek mahkumiyetine karar verildiğini, adı geçen davalının, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere görev yaptığı dönemde kooperatifi zarara uğrattığını, 20.03.2002 tarihi itibariyle zararın 20.298,06 TL olduğunu, diğer davalıların da kooperatif anasözleşmesinin 45 ve 46. maddeleri uyarınca söz konusu zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, 20.928,06 TL"nin bileşik faiz hesabının yapılarak ve faiz kapitalize edilerek 20.03.2002 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı... davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalılar vekili, mahkemenin yetkili olmadığını, davalı....."na yönelik talebin cezai sorumluluktan kaynaklanmasına rağmen, müvekkillerine yönelik talebin hukuki sorumluluktan kaynaklandığını, bu nedenle açılacak davanın 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve bu sürenin dava tarihi itibariyle geçmiş olduğunu, davanın açılması için genel kurulda karar alınmaması nedeniyle davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davalı ..."nun yetkili kooperatif memuru olduğunu, yaptığı yolsuzlukların, kooperatif kontrolörlerinin yaptığı üçüncü incelemede ancak ortaya çıkarılabildiğini, bu nedenle müvekkillerinin bu yolsuzlukları bilebilmelerinin mümkün olmadığını ve sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, .....Hukuk Mahkemesi"nin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine dair kararın, davacı vekili ve davalı .... dışındaki davalılar vekilince temyizi üzerine, Yargıtay .... Dairesi"nin .... tarih ve....E., .... K. sayılı ilamı ile, davacı kooperatifin merkezinin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonuca göre yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak, ..... Hukuk Mahkemesi"nin yetkili olduğu gerekçesiyle
dava dilekçesinin yetki yönünden reddine dair verilen kararının, yine davacı vekili ve davalı ... dışındaki davalılar vekilince temyizi üzerine, Yargıtay .... Dairesi"nin .... tarih ve .... E., .... K. sayılı ilamı ile, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle davacı kooperatifin tüzel kişiliği ve buna göre dava ehliyeti bulunduğundan Amasra Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken, davacı kooperatifin bağlı bulunduğu Birliğin Sakarya"da olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davacı yararına bozulması üzerine, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının talep edebileceği zarar miktarının tespiti için alınan bilirkişi raporlarının birbirini doğruladığı, ilk raporda zarar miktarının 1.099,45 TL olarak belirlendiği, ikinci raporda ise 10.269,74 TL olduğunun belirtildiği, her iki raporun da hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.099,45 TL"nin 20.03.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı .... dışındaki davalılar vekili katılma yoluyla temyiz etmiştir.
1-Dava, kooperatif yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
5219 sayılı Kanun ile değişik HUMK"un 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK"a eklenen Ek Madde 4"te öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820,00 TL"dir.
Davalılar vekilince, 1.099,45 TL"nin tahsiline ilişkin hüküm temyiz edilmiştir. Bu miktar, bozulan hükmün verildiği 2002 yılı kesinlik sınırı olan 400,00 TL"nin üzerinde olup, bozma sonrası kararın verildiği 2013 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında ise de, 5236 sayılı Kanun ile 1086 sayılı HUMK"a eklenen Ek Madde 4/2. hükmü uyarınca bozma sonrası verilen karar tarihindeki kesinlik sınırı uygulanamayacağından, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine geçilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. madde hükmü ve 98. madde yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336/5. madde hükmü uyarınca, yönetim kurulu üyeleri ve 359. maddesi uyarınca denetçiler, yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal ile yerine getirmedikleri takdirde oluşacak zararlardan kooperatife karşı da sorumludurlar. Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 341. maddesi hükmüne göre, genel kurulca sorumluluk kararı alınması ve davanın denetçilerin tümü tarafından ya bizzat ya da vekalet vererek avukat aracılığı ile açılıp, takip edilmesi gerekmektedir. Ancak bu hususlarda eksiklik bulunması halinde, bunlar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usuli eksiklik niteliğinde olduğundan, dava hemen reddedilmemelidir. Esasen bu hususlar üzerinde mahkemece re"sen durulması zorunludur.
Somut olayda, davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde genel kurulca alınmış bir karar bulunmadığı gibi dava, denetçiler ya da vekili tarafından da açılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan davanın gelindiği aşamada görevde olan tüm denetçiler belirlenerek, bizzat davayı takip etmelerine veya davayı açan ve takip eden vekile denetçi sıfatıyla vekaletname vermelerine ya da vekaletname verecekleri başka bir vekil aracılığıyla davayı takip etmelerine ve davalılar hakkında eylemin kişi, konu ve kapsamını somutlaştıran bir sorumluluk davası açılmasına ya da işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazına olanak tanınması için HMK"nın 52, 53, 54 olarak davayı takip edeceklerini bildirmezler, asıl olarak davayı takip etmezler ve sorumluluk ve 77/1. madde hükümleri uyarınca uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilip, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, verilen süre içinde vekaletname vermezler ya da asıl davası açılmasına ya da davaya icazet verilmesine ilişkin genel kurul kararı sunulmaz ise davanın HMK"nın 54/son ve 77/1. madde hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, anılan eksiklik giderilmeden, yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davalılardan ...."ın yargılama aşamasında 05.01.2005 tarihinde vefat ettiği, eşi dışındaki mirasçılarının davaya dahil edilerek, avukata verdikleri vekâletnamelerinin sunulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, ...."ın mirasçıları vekiline, ...."ın eşi ...."ın vekâletnamesini sunmak üzere süre verilmesi, aksi halde anılan mirasçıya dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği gerekirken bu hususun gözardı edilmesi ve gerekçeli karar başlığında .... mirasçılarına yer verilmemesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan, gerekçeli karar başlığında 1899 sayılı.....Kooperatifi ile birleştiği anlaşılan davacı kooperatifin birleşmeden önceki unvanının yazılması, davalı ...."na gerekçeli karar başlığında yer verilmemiş olması HMK"nın 291/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuş, 20.03.2002 olan dava tarihinin, 01.01.2006 olarak yazılması da hatalı olmuştur.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekili ile davalı C.. A.. dışındaki davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3-Kabule göre de; bir kısım davalılar vekilince zamanaşımı def"inde bulunulmuş olmasına rağmen, yargılama aşamasında ve gerekçeli kararda zamanaşımı def"i ile ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava dilekçesinde, davalıların, davacı kooperatife verdikleri zarar miktarının 05.04.2000 tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan işlemiş faizi toplamı 20.928,06 TL"nin faizi ile birlikte tahsili istenmiş olup bu tutar üzerinden dava açılmıştır.
Bu durumda mahkemece, haksız fiile dayanan işbu davada, davacı tarafın zimmete geçirildiği belirlenen tutara, haksız fiil tarihinden itibaren faiz talep edebileceği ve işlemiş faize ilişkin harcın yatırılmış olduğu, raporlar arasında zimmet tutarı yönünden çelişki bulunduğu gözetilerek, davalıların sorumlu olduğu miktarın, ayrı bir bilirkişiden rapor alınıp belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı..... dışındaki davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ve davalı.... dışındaki davalılar lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı.... dışındaki davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.