17. Hukuk Dairesi 2016/4961 E. , 2018/175 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 27.09.2012 tarihinde meydana gelen, davalı ..."un mülkiyetinde, davalı ..."in sevk ve idaresindeki aracın davacıların ailesine tam kusurlu olarak çarptığını, kazada müvekkili çocukların annelerini ve kardeşlerini kaybettiklerini, kendilerinin de hayati tehlike geçirdiğini ve davacı yaralı çocukların tedavilerinin halen sürdüğünü, davacıların olay nedeniyle derinden sarsıldığını, yapılan ceza yargılamasında sanığın tam kusurlu bulunduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkillerinin bir nebze de olsa manevi acılarını dindirmek açısından 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; daha önce ... lehine manevi tazminata hükmedildiğini ve ödeyebilmek için müvekkilinin evlerini ve arabalarını satmak zorunda kaldığını, hatta bankadan kredi çektiklerini, zor duruma düştüklerini, manevi tazminatın amacının bir tarafı zenginleştirirken ve bir tarafı fakirleştirmek olmadığını, dosyamız davacılarının da istemiş oldukları tazminatın fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla indirim yapılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile; davacı ... için 20.000,00-TL, davacı ... için 15.000,00-TL, davacı ... için 15.000,00-TL manevi tazminatın 27/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK md. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde nelerin yer alması gerektiği hususu 1086 sayılı HUMK"nun 179. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nun 119. maddesinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde (1086 sayılı HUMK m. 75) ise; “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. O halde açıklık bulunmayan hallerde hakim, dava dilekçesinin açıklanmasını ilgili taraftan her zaman isteyebilir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkillerinin anne ve kardeşlerinin trafik kazası sonucu vefat ettiğini, kendilerinin de yaralandığını, bundan dolayı müvekkillerinin bir nebze de olsa manevi acılarını dindirmek açısından 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacılara verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesini açıklayarak ... için 35.000,00 TL, ....için 30.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL talep ettiğini beyan etmiş ise de, talep ettiği bu miktarın ne kadarlık kısmının müvekkili çocukların yaralanmaları ne kadarlık kısmının anne ve kardeşlerini kaybetmiş oldukları için talep edildiğini açıkça belirtmemiş, mahkemece de bu durumun açıklığa kavuşturulması sağlanmamıştır. Bu bakımdan öncelikle denetimin yapılabilmesi için davacılar vekilinin talebinin açıklatılması sağlanarak, her bir zarar türüne ilişkin talebinin 90.000,00.-TL"nin ne kadarlık kısmını oluşturduğunun belirlenmesinden sonra karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de; BK."nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosya kapsamından, mahkemece çocuklar Tuğba için 20.000,00 TL, Ayşenur için 15.000,00 TL, İsmail için 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan düşük manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 136,50 TL kalan harcın davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 17/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.