Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11491
Karar No: 2018/10589
Karar Tarihi: 24.05.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/11491 Esas 2018/10589 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/11491 E.  ,  2018/10589 K.

    "İçtihat Metni"


    .....


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, 05.08.2009 tarihli vekaletname ile maliki olduğu 406 ada 7 ve 441 ada 10 parsel sayılı taşınmazların satışı konusunda davalı ...’i yetkili kıldığını, davalı vekilin 17.08.2009 tarihinde anılan taşınmazları satış suretiyle diğer davalı ...’a temlik ettiğini, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını ve davalı ...’ın da durumu bilen kişi konumunda olup, davalı vekil ile el ve işbirliği içinde hareket ettiğini ileri sürerek, dava konusu 7 ve 10 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde dava tarihindeki gerçek bedellerinin davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
    Davalılar, zamanaşımı definde bulunmuş, davacının, satış bedelini nakten aldığını, vekaletnamedeki özel yetkiye istinaden taşınmazın, davalı vekil tarafından diğer davalı eşine satıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullandığının ve diğer davalınının da bu durumu bilen kişi konumunda olduğunun, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiklerinin anlaşıldığı, satış bedelinin davacıya ödendiğinin usulünce kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile çekişme konusu 406 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, çekişme konusu 441 ada 10 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı olan ½ payın iptali ile davacı adına tesciline, bu taşınmazda davalı adına kayıtlı olmayan ½ pay yönünden isteğin reddine, iptal tescile karar verildiğinden alacak isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş; olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü.
    ./..



    -KARAR-

    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 921.88.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 24.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    .....
    -KARŞI OY-

    Davacı, maliki olduğu iki parça taşınmazın satışı için davalı ..."i vekil tayin ettiğini, ancak vekilin taşınmazları kızı olan diğer davalıya çok düşük bedelle sattığı gibi bedelin de ödenmediğini ileri sürüp, tapuların iptali ile adına tescilini bunun mümkün olmaması halinde taşınmazların dava tarihindeki gerçek değerinin tahsilini istemiştir.
    Davalılar, satış bedelinin vekaletnamenin düzenlendiği gün davacıya ödendiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Davacının, 05.08.2009 tarihinde 406 ada 7 nolu ve 441 ada 10 nolu parsellerin satış yetkisini de içerir biçimde davalı ..."i vekil tayin ettiği, vekilin davacıya ait 7 nolu parsel ile 10 nolu parselin 1/2 payını (her ne kadar dava dilekçesinde vekilin kızı olarak belirtilmiş ise de) eşi olan diğer davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.



    ../...



    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; dinlenen davacı tanıkları, davacının yaşlı olduğunu, İzmir"deki arsanın vergileri ile uğraşamadığından satmak istediğini, ailece görüştüğü davalıyı vekil tayin ettiğini; sonradan vekilin, arsaları eşinin üzerine geçirdiğini öğrendiklerini, davacıya para ödenmeyip dolandırıldığını bildirmişlerdir.
    Yapılan keşif sonucu bilirkişiler temlik tarihinde 7 nolu parselin gerçek değerinin 14.000, 10 nolu parselin 1/2 payının gerçek değerinin 3.350 lira olduğunu rapor etmişlerdir. 7 nolu parselin akitte gösterilen bedeli 10.000, 10 nolu parselin 1/2 payının bedeli ise 5.000 liradır.
    Tanık beyanlarına göre davacının satış iradesi vardır. Bilirkişi raporuna göre de; gerçek bedelle akitte gösterilen bedel birbirine yakındır. Tapu memuru önünde yapılan resmi akitteki bedelin davacı adına işlem gerçekleştiren vekile ödendiğinin kabulü zorunludur.
    Somut bilgiler yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekilin, talimata uygun hareket ettiği, davacıya zararlandırma kastının ortaya konulamadığı ancak, elde ettiği satış bedelini davacıya ödediğini kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır.



    ../...








    Bu durumda, tapu iptal-tescil isteğinin reddedilmesi, bedelin vekilden tahsiline karar verilmek üzere hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.





    ....



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi