BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/33 Esas 2019/35 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2019/33
Karar No: 2019/35
Karar Tarihi: 15.01.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/33 Esas 2019/35 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu mahkeme kararı, bir tespit davasının usulden reddine karar veriyor. Davacı, ciro ettiği bir bononun ödenmemesi nedeniyle ihtiyati haciz kararı aldığını ancak taşınmazın başka bir kişiye devredildiğini belirtiyor ve alacaklarının zamanaşımına uğramadığının tespitini talep ediyor. Mahkeme, davacının hukuki yararının olmadığına ve dava şartı yokluğundan dolayı davanın usulden reddedilmesine karar veriyor.Kanun Maddeleri:
- HMK 114/h: Dava şartları arasında yer alan hukuki yararın varlığı gerekliliği.
- HMK 115/2: Dava açmanın önkoşullarından birisi olan hukuki yararın varlığı.
- 492 Sayılı Harçlar Kanunu: Mahkeme kararı için ödenmesi gereken harçların belirlenmesi için kullanılan kanun.
- HMK. 333: Yargılama giderleri ve avansın iadesine ilişkin madde.
T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/33 Esas
KARAR NO : 2019/35
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 14/01/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 06/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 14/01/2019 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE;davacı tarafından ciro edilerek müvekkilen verilen bononun ödenmemesi nedeniyle Bakırköy .... Asliye Ticaret Mahkemesinden 31/08/2012 tarih ... D.İş ... kararı ile ihtiyati haciz kararı aldıklarını, alınan bu kararın Bakırköy .... İcra Dairesinin ... esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğunu, alınan ihtiyati haciz kararına istinaden yazı üzerine davalı adına kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, .. Ada .. Parsel sayılı taşınmazı 29/08/2012 tarihinde, ... İli, ... İlçesi, ... Mah. ... Parsel sayılı taşınmazların ablası olan ...'e devredildiğini, iş bu durumun Bakırköy .... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... esas sayılı dosyası ile dava edildiğini, buna ilişkin olarak Bakırköy ... Asliye Hukuk Mahkemesinin... esas ve... karar sayılı kararı ile taleplerinin kabul edildiğini ve tasarrufun iptaline karar verildiğini, ancak alınan bu karara Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi tarafından ... esas sayılı dosyası ile red olunduğunu, tedbir talebine ilişkin olarak; davalı ... adına kayıtlı .... İli, ... İlçesi .... Ada, .... Parsel sayılı kat mülkiyeti kurulu taşınmazın....arsa paylı 2. Ve çatı kat 6 nolu dubleks daire niteliğinde bağımsız bölüne teminatsız tedbir konulmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle davalı ... adına kayıtlı .... İli, .... İlçesi .. Ada, .... Parsel sayılı kat mülkiyeti kurulu taşınmazın ... arsa paylı 2. Ve çatı kat 6 nolu dubleks daire niteliğinde bağımsız bölüne teminatsız tedbir konulmasını, alacağın zamanaşımına uğramadığının tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Dava; alacağın zamanaşımına uğramadığının tespiti istemine ilişkindir.
Medeni Usul Hukuku'nda, davacının mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir.
Öğreti ve yargısal kararlarda, hukuki yarar, “dava şartı” olarak kabul edilmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E., 1982/914 K.; 05.06.1996 gün ve 1996/18-337 E. 1996/542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E. 1999/946 K. ile 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararları)
Dava açmakta hukuki yarar olduğunun kabulü için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir.Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez. Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s.297)
Belirtilmelidir ki, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
Eda davalarında; bir şeyin yaratılması istenir.İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
Tespit davasında ise sadece tespit hükmü verilebilir.Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz.Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir.Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar.Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.02.2012 gün ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı)
Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.05.2013 gün ve 2013/22561 E., 2013/733 K. ile 12.06.2013 gün ve 2013/8-1013 E., 2013/816 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında davacının eda davası açma olanağı(tapu iptali tescil veya alacak) varken tespit davası açmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu(usulden) reddine karar verilmesi gerektiğine dair mahkememizde kanaat hasıl olmuştur.
Tüm bu nedenlelerle; davanın hukuki yarar dava şartı(HMK 114/h) yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 115/2 maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden REDDİNE
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,44.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 44,40-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK. 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/01/2019
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır
