11. Hukuk Dairesi 2016/10259 E. , 2018/2345 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31.05.2013 tarih ve 2012/471-2013/374 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada bulunan hesabından 21.09.2005 tarihinde internet şifresi girilmek suretiyle tanımadığı kişinin hesabına 2.130,00 TL havale yapıldığını, davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, anılan bedelin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş ve davacının kişisel bilgilerini muhafaza edememesinden dolayı oluşan zarardan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, söz konusu para transferinin 21/09/2005 tarihinde gerçekleşmiş olduğu, davacının 22/09/2005 tarihinde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu, dolayısıyla bu tarih itibariyle eylemi öğrenmiş olduğu, 818 Sayılı Borçlar Kanunu madde 60"da haksız fiilde zamanaşımını öğrenmeden itibaren 1 yıl, 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu madde 72 "de ise 2 yıl olarak belirlemiş olduğu, davanın tüketici mahkemesine açılış tarihi olan 21/04/2008 tarihine kadar bu sürenin geçtiği, süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, internet bankacılığı yolu ile davacı hesabından üçüncü kişiler tarafından çekildiği iddia edilen paranın iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece haksız fiillerden kaynaklanan alacaklara uygulanan zamanaşımı süresinin dolmasından sonra davanın açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında mevduat sözleşmesi bulunduğu, bu durumda zamanaşımının, sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara uygulanan 818 sayılı BK"nin 125. maddesi kapsamında değerlendirilerek, 10 yıl olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.