19. Hukuk Dairesi 2015/15087 E. , 2016/7000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının 31/10/2007 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi yine aynı tarihli protokol ile müvekkili şirketin bayisi olarak faaliyete başladığını, davalının 18/10/2007 tarihinde müvekkili lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis ettiğini, davalının 27/01/2008 tarihli taahhütnamesiyle asgari alım taahhüdünde bulunduğunu, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararının ardından tarafların bir araya gelerek 08/03/2010 tarihinde bir uzlaşma tutanağı düzenlediklerini, bu tutanağa ek olarak davalı tarafından verilen 18/03/2010 tarihli taahhütname ile davalının asgari 44.125 m3 beyaz ürün almayı, bu taahhüdünü yerine getirmediği takdirde satın alamadığı beher m3 beyaz ürün için 45 USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, bayilik sözleşmesinin sonu olan 31/10/2012 tarihine gelindiğinde tarafların yeni bir anlaşma tesis etmelerinin mümkün olmadığını ve aralarındaki dikey anlaşmanın sona erdiğini, davalının sözleşmenin yürürlükte kaldığı 31/10/2007-31/10/2012 tarihleri arasında alması gereken toplam 15.000 m3 beyaz ürünü almadığını, bu dönemde sadece 1.315,36 m3 ürün aldığını, müvekkilinin 615.808 USD cezai şart alacağı doğduğunu belirterek cezai şart, kâr mahrumiyeti, akde aykırılık ve sebepsiz zenginleşme hukuki sebeplerine dayalı olarak 615.808 USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davaya konu cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu, taraflar arasında 31/10/2007 tarihinde bayilik sözleşmesi ve 27/01/2008 tarihli taahhütname düzenlendiği halde Rekabet Kurulu kararına kadar ve sonrasında davacı yanca ifaya devam edildiği, her ne kadar yıl sonlarında davalıya ihtarlar gönderildiğine dair ihtarlar sunulmuş ise de, ihtarların davalıya tebliğine ilişkin delillerin dosyaya ibraz edilmediği, 08/03/2010 tarihli uzlaşma tutanağı ve eki satış taahhütnamesinde cezai şart öngörüldüğü halde bu tarihten sonra da davacı yanca ifaya devam edildiği, davalıya çekilen ihtarların tebliğine ilişkin belgelerin sunulmadığı, tebliğ edilmiş olsa bile sözleşmenin sonuna kadar 5 yıl süre ile akdi ilişkinin ve mal vermenin devam ettiği, ihtarlarda yapılan ödemelerin cezai şart yönünden ihtirazi kayıtla kabul edileceği ihtar edildiği halde ödemelere ihtirazi kayıt konulduğuna ilişkin delil ve belgelerin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davacı şirketin bayilik sözleşmesinin cezai şarta ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı yönünde davalı nezdinde haklı güven oluşturduğu, buna rağmen sözleşmenin sona ermesinden sonra cezai şart tazminatı istenmesinin çelişkili davranış oluşturacağından böyle bir davranışın hukuken korunamayacağı, bu itibarla davacının cezai şart talebinin yerinde olmadığı, davacı yanca kâr mahrumiyetinden kaynaklı yarışan talepte bulunulmuş ise de yukarıda belirtilen gerekçelerle bu kalem nedeniyle davacının talepte bulunamayacağı, yine davacı yanca akde aykırılık ve sebepsiz zenginleşme hukuki sebeplerine dayalı olarak davalının satın almadığı miktara karşılık gelen 645.915 USD tutarında peşin satış primini davalının iade etmesi gerektiği belirtilmişse de sözleşmenin feshinden sonrasına tekabül eden 10 yıla ilişkin ödenen peşin satış primine yönelik bir talebin bu davada mevcut olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı yanca verilen 27/01/2008 tarihli satış taahhütnamesinde ilk 5 yıl için 2.500 m3/yıl, ikinci 5 yıl için 3.000 m3 /yıl, üçüncü 5 yıl için 3.500 m3/yıl beyaz ürünü davacıdan satın almayı, satın almadığı beher m3 beyaz ürün için 45 USD cezai şart ödemeyi taahhüt etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen ek protokol doğrultusunda davalı tarafından verilen 08/03/2010 tarihli satış taahhütnamesinin 5. maddesi “ Yıllık olarak 3000 m3 beyaz ürünü ve 200 ton Lpg’yi TP’den satın almadığı takdirde TP’nin o yıla ait cezai şartı talep edebileceği gibi sözleşme süresinin bitimi itibariyle 3. maddede taahhüt ettiği miktardan eksik kalan kısmının cezai şartını da toplam olarak talep edebileceğini, … gayri kabili rücu beyan, kabul ve taahhüt ederim” şeklindedir. Söz konusu taahhütnamenin 3. maddesinde satın alma konusunda taahhüt edilen miktar 4. maddesinde ise cezai şart miktarı ve hesaplama tarzı gösterilmiştir.
Mahkemece açıklanan bu yönler üzerinde durulup, deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 21/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.