12. Hukuk Dairesi 2016/9573 E. , 2017/4017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibinde borçlu vasisinin, ipoteklerin verildiği tarihlerde kısıtlı olan borçlu ..."ın, fiil ehliyetini haiz olmadığını, dolayısıyla ipoteklerin geçerli olmadığını ileri sürerek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle, dosyada bulunan bilirkişi raporlarından, menfi tespit davasının görülmesi sırasında alınan Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
İpotek tarihleri itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK"nun, "Borçlanma Ehliyeti" kenar başlığını taşıyan 582. maddesine göre (6102 sayılı TTK"nun 670. maddesi), akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Aynı Kanun"un 1. maddesi gereğince de, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan TMK"nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir; aynı Kanun"un 10. maddesine göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır; 13. maddesine göre, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir; 14. madde hükmüne göre, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; 15. madde hükmüne göre, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz; 16. maddesine göre ise, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.
Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler, kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11/06/1941 gün ve 1941/4-21 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; "...Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer âkidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat"i sarahati karşısında, öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin, esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda, o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir ...Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur..." hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda, alacaklının, 03/11/2008-11910 yevmiye numaralı, 18/03/2010-1348 yevmiye numaralı, 16/03/2010-3295 yevmiye numaralı, 26/02/2010-2470 yevmiye numaralı, 26/03/2010-3474 yevmiye numaralı ipotek resmi senetlerine ve 17/12/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlattığı, ipotek borçlusu ve genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefili ..."ta, sürekli kognitif yetmezliği olduğuna ilişkin adı geçenin 13/05/2011 tarihli raporunun bulunduğu ve ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 08/06/2011 tarihli kararı ile kısıtlanarak kendisine vasi tayin edildiği, ... ... 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/761 E. sayılı dosyasında alınan ve ... Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 09/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda: “.... kişinin son 3 yıldır kognitif yetersizliği olduğu dikkate alındığında, kişinin hastalığının 2008 yılından beri mevcut bulunduğu, bu sebeple 2008 yılı itibariyle de hukuki ehliyetini haiz olmadığına dair...”görüş bildirildiği, ... 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/779 E-2015/251 K. sayılı menfi tespit dava dosyasında alınan 22/12/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu Raporunda ise; “....kişide tespit edilen Demansiyel Sendrom denilen bu akli arızanın klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici vasfı dikkate alındığında 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 tarihlerine teşmil ettirilemeyeceği, ancak 15/03/2011 tarihine teşmil ettirilebileceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre ..."ın 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olduğu, ancak 15/03/2011 tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklindeki görüş bildirildiği görülmüştür.
Bu durumda, ... Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 09/02/2016 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 22/12/2014 tarihli bilirkişi raporunun birbiri ile çelişkili olduğu anlaşılmıştır.
Hukuki işlemlerde, tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, anılan hususun mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur.
O halde mahkemece, mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek üzere, bilirkişi raporları, tüm tedavi ve hasta takip evrakları; bilirkişi raporlarını düzenleyen kurullar dışında bir bilirkişi kuruluna veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilip, ..."ın, ipotek tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.