Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.04.2007 gün ve 2006/11 esas, 2007/366 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı/alacaklı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24.04.2008 gün ve 2007/11006 esas, 2008/6428 esas sayılı ilamı ile;
(...1- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa’nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre, anılan yasanın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000,00.-YTL’yi geçmesi gerekir.
İcra ve İflas Kanunu’na 4949 sayılı Yasa"nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca da, bu parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların (on milyon TL) 10,00.–YTL’yi aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
Bu parasal sınır, 2005 yılında 2.850,00.-YTL, 2006 yılında ise 3.120,00.-YTL olarak uygulanmıştır. Öte yandan, 20.12.2006 gün ve 26382 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen Maliye Bakanlığı"na ait 364 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, 2007 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 7,8 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2007 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 3.360,00.-YTL’sini geçmesi gerekir.
Somut olayda, temyiz konusu dava değeri 300,00.-YTL’dir.
Bu durumda temyiz konusu hüküm kesin nitelik taşıdığından davacı üçüncü kişinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2- Davalı alacaklının temyizine gelince;
Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanunu’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Borçlu, davacı üçüncü kişinin kızıdır. Haciz, ödeme emri tebliğ edilen adreste gerçekleştirildiğinden, İcra ve İflas Kanunu’nun 97/a maddesi uyarınca mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin, davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir.
Davacı üçüncü kişi, dört adet hayvan pasaportu ibraz etmiş ise de, ibraz edilen hayvan pasaportlarının davacı üçüncü kişi adına sisteme kayıt tarihleri (18.02.2005), borcun doğumundan sonra ve haciz işleminden öncedir. Nitekim, davacı üçüncü kişinin, 10.02.2005 tarihinde verdiği işletme bildirim formu ile dava konusu hayvanları doğum tarihleri (01.01.2001, 01.04.2004, 01.12.2004, 01.01.2005 tarihleri) itibari ile TR4276755 numaralı işletmesine kayıt yaptırmış olduğu Konya İl Tarım Müdürlüğü’nün gönderdiği bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, 28.07.2002 tarih ve 24829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği’ne uygun olarak yukarıda belirtilen 10.02.2005 tarihinden önce dava konusu hayvanların kaydı için başvuru olup olmadığının, başvuru var ise kim tarafından yapıldığının ilgili tarım müdürlüğünden araştırılarak, iktisap ve şekli sebebi üzerinde durulmak sonucuna göre karar vermek gerekirken, dava konusu hayvanların pasaportlarının davacı üçüncü kişi adına olduğu gerekçesiyle eksik inceleme sonucu dava konusu hayvanlara ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ayrıca, bir adet soğutucuya ait 04.04.1998 tarihli fatura, davacı üçüncü kişi adına değil, dava dışı Necmi Aslanel adına düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, bir adet soğutucuya ilişkin davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı/alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, üçüncü kişinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 96.maddesine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Yerel mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı ve davalı/alacaklı vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılamada ise; bozma ilamında belirtilen “10.02.2005 tarihinden önce dava konusu hayvanların kaydı için başvuru olup olmadığının, başvuru var ise kim tarafından yapıldığının ilgili tarım müdürlüğünden araştırılarak, iktisap şekli ve sebebi üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine” ilişkin bozma nedeni doğrultusunda, mahkemece Konya İl Tarım Müdürlüğü ile İlçe Jandarma Komutanlığı"na müzekkereler yazılarak yazı cevapları dosya arasına alınmıştır.
Yerel mahkeme, bozma sonrasında direnme olarak adlandırdığı kararında bu yazı cevaplarına dayanmış; daha önce tartışmadığı bu hususlara yer vererek gerekçesini oluşturmuştur.
Hükmü davalı/alacaklı vekili, temyize getirmektedir.
Dosyadaki bu somut durum karşısında Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK. m.429).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Yukarıda da belirtildiği üzere, yerel mahkeme ilk karar gerekçesinde dayanmadığı ve bozma ilamında belirtilen konuları araştırarak bozmadan sonraki aşamada dosyaya giren belge ve bilgiye dayalı olarak bu kez direnme gerekçesinde bu yazı cevaplarına da dayanarak hükmünü oluşturmuştur.
Hal böyle olunca; mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozma sonrası ilk defa dosyaya giren bilgiye dayalı olarak, tamamen yeni bir gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu durumda; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı/alacaklı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 15.06.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.