Abaküs Yazılım
Danıştay 15. Daire Başkanlığı
Esas No: 2016/451
Karar No: 2017/2689
Karar Tarihi: 18.05.2017

Danıştay Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/451 Esas 2017/2689 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/451
Karar No : 2017/2689


Temyiz Edenler ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
8- Mirasçıları
Vekilleri :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : ... 2. İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve ... sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Mahkeme kararının ölen mirasçıları adına talep edilen manevi tazminatın reddi ve hükmedilen maddi tazminata faiz işletilmemesine ilişkin kısımları yönünden bozulması, davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden ise düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar murisi ........'nın 18.08.2007 tarihinde gece vakti motosikleti ile seyir halinde iken, yolda mevcut kum yığınlarına çarparak vefat ettiğinden bahisle davacı anne .......nın maddi ve manevi açıdan, diğer kardeşlerin ise yalnızca manevi açıdan mağdur olduğu; kaza tarihinde yolda çalışma olduğuna dair hiçbir işaret, trafik levhası, güvenlik şeridi, flaşör veya aydınlatma bulunmadığı, kum ve çakıl tümseklerinin, bordür taşlarının ve çukurların yol ortasında öylece durduğu, olayda idarenin ağır hizmet kusurunun olduğu ileri sürülerek, uğranıldığı iddia olunan anne için 17.000,00TL maddi, 30.000,00TL manevi, kardeşleri , , , , , , ve için 20.000,00TL manevi olmak üzere toplam 207.000,00TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
... 2. İdare Mahkemesince; ... 2.Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nce hazırlanan ve müteveffanın %60, idare yetkilisinin ise %40 oranında kusurlu olduğu belirtilen 28.11.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 7.587,11TL maddi ve davacılardan dışındaki diğer davacılar için toplam 76.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacılara ödenmesine ve kabul edilen manevi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Taraflarca, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacıların manevi tazminata yönelik temyiz istemleri incelendiğinde;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinde; "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir. " hükmü yer almıştır.
Gerçek kişilerin kişiliği ve medeni haklardan yararlanma ehliyeti, Medeni Kanunun 27. maddesi uyarınca ölüm ile son bulduğundan, ölen kişinin davada taraf olma ehliyeti ortadan kalkar ve dolayısıyla onun temsili de düşünülemez. Çünkü dava ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya iradesi ile tayin ettiği bir temsilci vasıtasıyla kendi adına bir davayı yürütmesi ve buna ilişkin usul işlemlerini yapmasıdır. Bu nedenle, terekeye dahil olmayan, ölümden sonra da hukuken mirasçılara intikal etmesi mümkün bulunmayan haklardan dolayı mirasçıların dava açma olanağı bulunmamaktadır. Ancak taraflardan birinin dava devam ederken hayatını kaybetmesi halinde, davaya mirasçıların devam edebileceği hususuna, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 41. maddesinde yer verilmiş olup; bu kural 2577 sayılı Yasanın 26. maddesinde özel biçimde düzenlenmiştir. Anılan maddede, yalnız öleni ilgilendiren davalar dışındaki davaların takip hakkının mirasçılara geçebileceği hükme bağlanmış; fakat bu davaların hangi tür davalar olduğu belirtilmemiştir.
Davaya konu kaza neticesinde davacılardan 'nın manevi tazminat isteminde bulunup yargılama devam ederken vefat ettiği ve mirasçılarının 02.05.2014 tarihli davaya katılma talebi üzerine de mahkemece 09.05.2014 tarihli karar ile dosyanın mirasçıları yönünden işleme konulmasına karar verildiği görülmüştür.
Manevi tazminat hakkı kural olarak zarar görene ait bir haktır. Ancak zarar gören ölmeden önce dava açmış veya dava açma iradesini açıklamış ise, manevi tazminat isteme hakkı mirasçılara intikal eder. Mirasçılar açılmış davaya devam edebilirler. Bu durumda ölen davacı 'nın manevi tazminata ilişkin haklarının da, mameleki ilgilendirmesi karşısında, mirasçılara geçtiğinin kabulü gerekir. Adı geçen davacının mirasçıları, miras bırakanlarının manevi tazminat isteğine ilişkin olan bölümünü de usulüne uygun mirasçılık ve yetki belgesi ile takip etmiş olduklarına göre Mahkemece ölen 'nın mirasçıları lehine de manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken manevi tazminat hakkının mirasçılara geçmeyeceği gerekçesiyle bu talebin reddedilmiş olmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.
Kararın mirascıları dışındaki davacılar yönünden manevi tazminatın elem ve ızdırabı gidermede yetersiz kaldığı hususuna yönelik temyiz iddiaları ise yerinde görülmediğinden, davacıların bu kısma yönelik temyiz istemlerinin reddi gerekmiştir.
Davacıların faiz talepleri hakkında hüküm kurulmaması yönünden kararın temyiz istemleri incelendiğinde;
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde ise adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Durum böyle olunca, hükmedilen maddi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken; talep edilmiş olmasına rağmen faiz istemi hakkında karar verilmemiş olmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Davalı idarenin temyiz istemi yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin değişik 2. fıkrasında, "temyiz incelenmesi sonunda karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise kararın düzeltilerek onamasına karar verilir" hükmüne yer verilmiştir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında, reddolunan maddi tazminat tutarı üzerinden hesaplanan 1.129,54TL avukatlık ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kalmış olması sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13.maddesine göre belirlenen vekalet ücretinin davacı 'dan alınarak davalı idareye verilmesi yönünde hüküm kurulmuş ise de, hükmolunan avukatlık ücretinin Tarifenin 13. maddesine göre 1500 TL maktu vekalet ücreti olduğu hususu açık biçimde belirtilmemiştir.
İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile kararın, söz konusu maddi yanlışlığa ilişkin kısmının düzeltilmesi suretiyle onanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile ... 2. İdare Mahkemesi'nin … tarih ve … sayılı kararının mirasçıları lehine manevi tazminata hükmedilmemesine ilişkin kısmı ile talep edilmesine rağmen maddi tazminata faiz işletilmemesine yönelik kısmının BOZULMASINA, davacıların temyiz istemlerinin kısmen, davalı idarenin temyiz isteminin tamamen reddi ile kararın kabule ilişkin kısmının, 4. sahifenin son satırında yer alan ibarenin "... Tarifenin 13. maddesi uyarınca …TL maktu vekalet ücretinin davacılardan 'dan alınarak..." şeklinde düzeltilerek ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi