Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/4-368
Karar No: 2011/410
Karar Tarihi: 15.06.2011

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/4-368 Esas 2011/410 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/4-368 E.  ,  2011/410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 04/11/2010
    NUMARASI : 2010/543-2010/619

    Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.05.2007 gün ve 2006/359 E., 2007/287 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.06.2010 gün ve 2009/10826 E., 2010/6973 K. sayılı ilamı ile;
    “…Dava, Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin saptanması istemine ilişkin olup Şoför esnafı olarak 03.02.1999 günü Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kaydolduğunu belirten davacı, Şoförler ve Otomobilciler Odası"na da kayıt yaptırdığını, 11.05.2001 günü şoför esnafı olarak çalışmasına son vererek SSK"ya geçtiğini; ancak, Esnaf ve Sanatkarla Sicilindeki kaydı silinmediğinden emekli olmak üzere SSK"ya başvurduğunda, emekliliğe esas olacak kayıt ve bilgiler arasında Bağ-Kur"lu olarak çalışmayı bıraktığı günün 11.05.2001 olarak yazılmaması nedeniyle SSK"dan emekli olamadığını belirterek, Bağ-Kur"luluğunun 11.05.2001 günüde sone erdiğinin saptanması ile Esnaf ve Sanatkarlar Siciline tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ise, SSK kaydına göre 31.08.2003 gününe kadar zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı bulunan davacının, Bağ-Kur çalışma hayatının 2001 yılında sona erdiğinin saptanamayacağını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, davanın Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Yönetmeliği"nin 17. maddesinde belirtilen sürede açılmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
    Dosya içeriğinden; davacının, Bağ-Kur sigortalılığının 11.05.2001 günü sona erdiğinin saptanmasını istendiği anlaşıldığına göre; sigortalılık hizmet süresinin tespitine ilişkin uyuşmazlığın, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası gereğince davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılıp mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

      HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Davacı vekili, esnaf olarak çalışmasına 11.5.2001 tarihinde son verdiğini ancak aynı tarihte sicil kaydını sildirme imkanı bulamadığını belirterek Bağ-Kur sigortalısı olarak çalıştığı dönemin 11.5.2001 olarak tespiti ile Esnaf Ve Sanatkarlar Sicil Memurluğu kaydına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili, 1479 sayılı Kanunun 70. maddesi uyarınca davanın İzmir İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Sicil Memurluğu vekili, davaya bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu, öte yandan davanın da süresinde açılmadığını ifadeyle, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Dava önce, Bergama Asliye Hukuk (İş) Mahkemesine açılmış; mahkemece yapılan tensiple bu sıfatla yargılama yapılması karara bağlanmış; yargılama bu sıfatla yürütülmüş, ancak gerekçeli karar başlığında (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verildiği belirtilerek “davanın Esnaf Ve Sanatkarlar Sicil Yönetmeliği gereğince ticaret mahkemelerinde açılması gerektiği” gerekçesiyle dosyanın yetkisizlikle İzmir Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; bu karar davalı yanca sadece yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle Yargıtay 10.Hukuk Dairesince, başlığındaki yanlışlığa da işaret edilerek kararın iş mahkemesi sıfatıyla verildiğinin kabulü ile düzeltilerek onanmış ve İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince yargılamaya devam olunarak sonuçta dava, hak düşürücü süre nedeniyle red kararıyla sonuçlanmıştır. Bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine de Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10.06.2010 gün ve 2009/10826 E.2010/6973 K. sayılı ilamıyla davaya İş mahkemesince bakılması gereğine işaretle görev noktasından bozulmuştur.  .
    Yerel mahkemece aynı gerekçeler tekrarlanarak ilk kararda direnilmiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtmelidir ki, Bergama Asliye Hukuk Mahkemesinin İş mahkemesi sıfatıyla verdiği kabul edilen ilk kararında her ne kadar sadece yetkisizliğe karar verilmiş ise de dosyanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olmakla, mahkemenin bu kararı hem yetki hem de göreve ilişkin olup, karar sonuçta 10.Hukuk Dairesince bu haliyle onanmıştır.
    Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce somut uyuşmazlıkta 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 193. maddesine düzenlenen 10 günlük süre içinde yetkili/görevli mahkemeye başvuruda bulunulup bulunulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere HUMK.nun 193. maddesi;
    "Davacı, iptaline karar verilen dilekçenin yerine yeni bir dilekçe düzenleyip vermek zorundadır.
    Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması zorunludur.
    (Değişik üçüncü fıkra: 26/9/2004 – 5236/13 md.) Her iki hâlde kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekir.
    Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Kanunda belirtilen ayrık hükümler saklıdır.”
    hükmünü amirdir.
    Anılan madde uyarınca yetkisizlik/görevsizlik kararı veren mahkeme kararında; “dava dosyasının talep halinde görevli/yetkili mahkemeye gönderilmesine” karar vermekle yetinir. Dava dosyasını resen görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için, davacının görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 günlük süre içinde görevli (ya da görevsizlik kararı veren) mahkemeye dilekçeyle başvurması veya çağrı kağıdı çıkartarak tebligat yaptırması gerekmektedir. Aksi halde dava açılmamış sayılır.
    Görevli mahkemeye başvurma süresi olan 10 günlük süre hak düşürücü nitelikte bir süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
    Görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvuru bir dilekçe ile olur. HUMK.nda bu dilekçe için bir şekil öngörülmemiştir. Bu dilekçe bir dava dilekçesi olmayıp, dilekçede, davanın görevli mahkemede görülmesi için gerekli işlemlerin yapılması istenir.
    Sözü edilen 10 günlük başvuru süresi içinde görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurarak, karşı tarafa yapılacak tebligat giderinin ve varsa dosya gönderme masrafının ödenmesi gerekli ve yeterlidir.
    Dava dosyasını alan görevli mahkeme, ilk olarak, 10 günlük süre içinde görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurulmuş olup olmadığını resen inceler. Mahkeme, 10 gün içinde başvurulmadığını tespit ederse, başkaca bir işlem yapmadan, resen davanın açılmamış sayılmasına karar verir.
    Somut uyuşmazlık bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde:
    Yerel Mahkemece 19.07.2005 tarihinde verilen ve dosyanın İzmir Ticaret Mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.03.2006 günlü kararı ile düzelterek onanmak suretiyle kesinleşmiş ve taraf vekillerine 02.05.2006, 04.05.2006 ve 05.05.2006 tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
    Dosya içinde bulunan ve davacı vekili tarafından Bergama İş Mahkemesine hitaben verilen, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebini içeren 06.06.2006 tarihli tahrik dilekçesi ise görevsizlik kararının onanmasına ilişkin kararın tebliğ edildiği tarihlerden itibaren anılan maddede öngörülen 10 günlük süre geçtikten sonra mahkemeye ibraz edilmiştir.
    Açıklanan bu durum karşısında HUMK.nun 193. maddesinde öngörülen 10 günlük “hakdüşürücü sürenin” dolduğu, bu süre dolduktan sonra harç yatırılarak dahi sürenin yeniden ihyası usule, kanuna ve istikrar kazanmış Yargıtay uygulamalarına göre mümkün değildir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/8-72 E, 2002/60 K.; 10.03.1999 gün ve 1999/12-128 E., 1999/132 K.; 08.12.1984 gün ve 1981/15-616 E. 1984/75 K. ve 20.04.1983 gün ve 1980/15-1854 E., 1980/395 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
    Eldeki dosyada ise, ilk görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren HUMK.nun 193. maddesinde açıklanan prosedüre uygun şekilde 10 günlük süre içerisinde dilekçe verilerek veya çağrı kağıdı tebliğ ettirmek için bir başvuru yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, esasa ilişkin hüküm kurulduğu açıktır.
    Hal böyle olunca, HUMK.nun 193 maddesi hükmünün kamu düzenine ilişkin hükümlerden olmakla yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerekmesi ve usuli kazanılmış hakkın istisnası olması nedeniyle; yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekirken, esasa ilişkin hüküm kurulması hatalı olup; direnme kararı bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz  peşin harcının geri verilmesine, 15.06.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
           

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi