Esas No: 2017/388
Karar No: 2017/2705
Karar Tarihi: 18.05.2017
Danıştay Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2017/388 Esas 2017/2705 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/388
Karar No : 2017/2705
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin kısmı ile miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminatın faiz başlangıcına ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce; dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, 22.11.2011 tarihinde Durasıllı Kasabası, Hürriyet Bulvarı üzerinde motosikleti ile seyir halinde iken belediye tarafından açılan kanalizasyon çukuru yanında bulunan toprak yığınına çarpması sonucu meydana gelen kazada yaralanması sebebiyle davalı idarenin kusurlu olduğu gerekçesiyle uğradığını iddia ettiği miktar artırım dilekçesi ile artırılan 128.255,43.-TL maddi ve 50.000.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
... İdare Mahkemesince; davacının meydana gelen trafik kazasında %40 oranında vücut fonksiyonunu yitirdiği, kusur tespiti için alınan Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 14.05.2014 tarihli raporunda; davacının %25, ... Belediyesinin ise %75 oranında kusurlu olduğu, davacının geçici ve sürekli iş gücü kaybı nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; davacının kusur oranı da dikkate alınarak 128.255,43.-TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, raporun hükme esas alınmasına uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile toplam 128.255,43.-TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın, idareye başvuru yapılan 12.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz edilen mahkeme kararının geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin kısmı ile miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminatın faiz başlangıcına ilişkin kısmı dışındaki kısımlarında hukuka aykırılık bulunmadığından davalının bu kısımlara yönelik temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
Mahkeme kararının geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin kısmı incelendiğinde;
Davacının, dava dilekçesinde 10.000,00.-TL geçici işgöremezlik tazminatı talep ettiği, mahkemece alınan 10.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda kusur indirimi de yapıldığında davacının 1.597,67.-TL geçici işgöremezlik zararı bulunduğu tespit edilmesi üzerine davacının miktar artırım dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini azaltarak 1.597,67.-TL geçici işgöremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü eklenmiştir.
Kanunu maddesinde de açık olduğu üzere miktar artırım dilekçesi ile talebin artırılabilmesine imkan tanınmış olup talebin azaltılması mümkün değildir. Davacı, talep sonucunu ancak kısmi feragat yolu ile daraltabilir. Bu durumda talebinin azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi ve yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece davacı tarafın geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin talebini azaltması davadan kısmi feragat olarak kabul edilerek davanın geçici işgöremezlik tazminatı yönünden davanın kısmen kabulü ile davalı taraf lehine reddedilen miktar yönünden yürürlükteki A.A.Ü.T. gereğince vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
24.02.2014 havale tarihli miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. " cümlesi eklenmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacı tarafından, 24.12.2014 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış, Mahkemenin 05.01.2015 tarihli ara kararı gereğince davacı tarafça miktar artırım dilekçesindeki çelişkiler giderilerek 19.01.2015 havale tarihli dilekçe ile artırılan miktar netleştirilmiştir. Miktar artırım dilekçesi 30.01.2015 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla bakılan davada artırılan sürekli işgöremezlik tazminatı miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 30.01.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, artırılan tazminat miktarına da idareye başvurma tarihi olan 12.11.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile … Mahkemesi'nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin kısmı ile miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminatın faiz başlangıcına ilişkin kısmının BOZULMASINA, kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/05/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Uyuşmazlık, 22.11.2011 günü meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının uğradığı maddi ve manevi zararın faizi ile birilikte tahsili isteminden doğmuştur.
Dosyada mevcut bilgilere göre, davacının olay günü 23:30 sıralarında sevk ve idaresinde bulunan motosikleti ile seyir halinde iken belediyenin kanalizasyon çalışması nedeniyle kaplama üzerinde bırakılan toprak yığınına çarpması sonucu %40 oranında vücut fonksiyonunu yitirdiği, olay anında davacının 1,79 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, İdare Mahkemesi'nce, kazanın oluşumunda araç sürücünün %25, davalı idarenin %75 kusurlu olduğu yolundaki bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne hükmedildiği anlaşılmıştır.
Hakimin hukuk bilgisiyle çözümleyemeyeceği teknik konularda bilirkişiye başvurulması, vakıaların tespiti, vakıalardan mevcut uyuşmazlığa ilişkin sonuçlar çıkarılması ve tecrübe kurallarının ortaya konulması hususlarını kapsamaktadır. Diğer bir deyişle, bilirkişinin üstlenmiş olduğu işlev uyuşmazlığın hukuki değil maddi boyutuna yöneliktir. İhlal edilen kural ile meydana gelen kaza arasındaki uygun illiyet bağını, yani "kusuru" belirlemek bilirkişiye ait bir husus olmakla birlikte, bilirkişinin teknik konudaki tespitinden sonra hakimin uzman bilirkişilerin raporuna dayalı olarak kusur oranını belirleyebileceğinde duraksamamak gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu; yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verileceği ve sürücü belgesinin altı ay süreyle geri alınacağı, hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişi raporundaki tespitlere göre kaza anında davacının yasal sınırların çok üzerinde alkollü olduğu, aldığı alkolün etkisi ile muhakeme bozukluğu ve dikkat azalması ile yol şartlarına uygun seyir edemediği, gece vakti seyri esnasında hızını far ışığı altındaki görüşüne göre ayarlamadığı, davalı idarenin ise yolda çalışma yapıldığına dair sürücüleri uyarmak amacıyla gerekli ve yeterli işaretlemeleri yapmadığı tartışmasızdır.
Bu veriler ışığında, kazanın oluşumunda asıl etkenin, davacının yasada öngörülen promil değerin çok üzerinde alkollü olarak aracını sevk ve idare etmesi, hızını ayarlayamaması olduğu, davalı idareye atfedilen yolda işaretleme yapmama hususunun ise kazanın oluşumuna katkısının tali nitelikte kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda Mahkemece olayın durum ve şartları göz önüne alınarak davacının kazanın oluşumunda %75, davalı idarenin %25 kusurlu olduğu gözetilerek uğranılan zararın tazmini cihetine gidilmesi gerekirken, davalı idarenin %75 kusuru bulunduğundan hareketle verilen aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Belirtilen nedenle Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.