MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği
HÜKÜM : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan: Mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan: Beraat

A) Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi:
5271 sayılı CMK’nin kanun yollarına başvurma başlıklı 260/1. maddesindeki “Hakim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli ve bu kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır” hükmü karşısında; şikayetçi..."nın suçtan zarar gören olduğu ve hükmü temyiz etme hakkının bulunduğu anlaşıldığından; 5271 sayılı CMK"nin 237/2 maddesi uyarınca şikayetçi ..."nın davaya katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
Yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
B) Sanık hakkında kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin sanığın temyiz itirazlarının incelenmesi;
1- Sanığın, Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulunda müdür olarak görev yapmakta iken 27/02/2008 tarihinde İzmir 1, 2 ve 6. İcra Ceza Mahkemelerinden verilen kesinleşmiş hapis cezalarının infazı için ceza infaz kurumuna girdiği, bu
durumu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü"ne bildirmediği, 27/02/2008-05/03/2008
tarihleri arasında ceza infaz kurumunda olmasından dolayı görevine gelemediği; bu durumu örtbas etmek amacıyla hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen diğer sanık aracılığıyla 28/02/2008 tarihli ve 243-485 sayılı sahte sevk kağıdı düzenlettirdiği, Alsancak Devlet Hastanesinde hasta girişi yaptırıp protokol numarası aldırdığı, ancak o gün ceza infaz kurumunda olduğu için muayene olamadığı, daha sonra sanığın 10/04/2008 tarihinden geçerli olmak üzere 5 gün rapor aldığı, bu raporun alt kısmını 28/02/2008 tarihli sevk kağıdının üst kısmıyla birleştirerek yeni bir belge oluşturduğu ve bu yeni belgeyi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne faksladığı; böylece görevi sırasında birden fazla resmi belgeyi düzenlediği iddia ve kabul edilen somut olayda; sağlık raporunun iş yerine faks aracılığıyla ulaştırılması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarih ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgelerin hukuki sonuç doğurmayacağı; suç konusu belgelerin tüm unsurlarını içeren asıllarının ele geçmemesi nedeniyle aldatıcılık niteliklerinin bulunmadığı; buna bağlı olarak sanığa yüklenen sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Suça konu sağlık raporunun ve sevk belgesinin sanığın görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi belgelerden olmadığı gözetilmeden, TCK"nin 204. maddesinin 1. fıkrası yerine 2. fıkrasının uygulanması,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.