Hukuk Genel Kurulu 2011/198 E. , 2011/395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.12.2008 gün ve 2005/756 E., 2008/830 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.05.2010 gün ve 2009/929 E., 2010/6460 K. sayılı ilamı ile;
(…Davanın yasal dayanağı, 1479 sayılı Yasanın 35. ve 79. maddeleri olup, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, 1992-1993 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılık primlerini ödeyip ödemediğine ilişkindir. Kurum, uyuşmazlık konusu dönemdeki primlerin yatırılmadığını, kayıtlar üzerinde yatırılmış gibi gösterildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece, ihtilaf konusu dönem ve bu dönemdeki primlerin yatırılıp yatırılmadığı Kurumdan sorularak belirlenmesi, primlerin yatırılmadığı dönemlerin, 4692 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesindeki "2.9.1971 tarihli, 1479 sayılı ve 17.10.1983 tarihli, 2926 sayılı kanunlara göre 4.10.2000 tarihinden önce isteğe bağlı sigortalı olanların, bu sigortalılıkları; 30.6.2001 tarihine kadar birikmiş tüm prim borçlarını, bu tarihten itibaren altı aylık süreye ilişkin prim borçlarıyla birlikte 31.12.2001 tarihine kadar ödemeleri şartıyla devam ettirilir." hükmü gereğince, sigortalılık süresinden sayılmasının mümkün olmadığı gözetilerek, yaşlılık aylığı tahsisi şartlarının irdelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1.4.1980 tarihinde ev kadını olarak isteğe bağlı sigortalılığa kabul edildiğini, bu tarihten itibaren primlerini 30.09.1997 tarihine kadar ödediğini, 01.10.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığını, 13.09.2005 tarihli yazı ile prim borcu bulunduğundan bahisle yaşlılık aylığının kesildiğinin bildirildiğini belirterek, Kurum kararının iptaliyle, yaşlılık aylığının kesilme tarihinden itibaren yeniden bağlanmasına, hak ediş tarihlerinden başlayarak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 01.04.1980 tarihinde isteğe bağlı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığını, 30.09.1997 tarihli müracaatına istinaden 01.10.1997 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığını, 22.03.2005 tarihli Teftiş Kurulu Soruşturma raporunda adı geçen sigortalının 1992-1993 tarihleri arası prim ödemelerinin gerçek prim ödemesine dayanmayan ve makbuz karşılığı olmayan hayali primler yüklenerek, emeklilik talep tarihi itibariyle prim borçları bilgisayar ortamında silinerek, Kurum tarafından yaşlılık aylığı bağlandığının tespit edilmesi üzerine, bağlanan aylığın başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Dairece, yukarıda metni aynen yazılı ilam ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir. Hükmü davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, 1992-1993 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılık primlerini ödeyip ödemediği, bu konuda mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre, 4692 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi hükmü de gözetilerek, davacıya yaşlılık aylığı tahsis şartlarının irdelenip irdelenmediği hususlarında toplanmaktadır.
İşin esasına girilmeden önce; davalı vekilinin direnme kararını temyiz ettiği 29.12.2010 tarihli süre tutum dilekçesinin üzerinde hakim havalesi bulunduğu halde, dilekçenin temyiz defterine kayıt tarih ve nosu bulunmadığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin tarihinin araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Özel Daire tarafından, yerel mahkemeden faks yolu ile getirtilen, davalının temyiz dilekçesinin kayıtlı bulunduğu temyiz defterinin ilgili sayfasının örneğinde ve UYAP sisteminden alınan kayıtlarda davalı vekilinin temyiz dilekçesinin temyiz defterine 29.12.2010 tarihinde 2010/518 sıra no ile kayıt edildiği, temyiz tarihinin bu tarih olduğu, direnme kararının davalı vekiline tefhim edildiği 29.12.2010 tarihine göre ise temyiz dilekçesinin yasal sekiz günlük süre içerisinde verildiği anlaşıldığından, davalının temyizinin süresinde olduğu sonucuna varılarak, önsorun oybirliği ile aşılmıştır.
İşin esasına ilişkin temyiz incelemesine gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.06.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.