1. Hukuk Dairesi 2015/11362 E. , 2018/10515 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, anneleri ..... maliki olduğu 162 ada 5 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’nin almış olduğu vekaletname ile diğer davalı ...’e temlik ettiğini, annelerinin devir tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığını, taşınmazı satmasını gerektirecek bir durumunun bulunmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ve temliğin mal kaçırma amaçlı yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile......adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır
Mahkemece, temliğin gerçek satış olduğu gerekçesiyle ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; .....ait 162 ada 5 parsel sayılı 8.042m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın, ... 9. Noterliğinin 22.04.2005 tarih .... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı kızı ..... tarafından, diğer davalı kızı ......’e 13.05.2009 tarihinde 34.000tl bedelle satış suretiyle temlik edildiği, .....Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/29Esas, 2011/279 Karar sayılı 24.03.2011 tarihli kararı ile....Hastanesi’nden alınan 15.02.2010 tarihli rapora göre ayırt etme gücünden yoksun olduğundan kızı .....’nin vasi tayin edildiği, kararın 03.05.2011 tarihinde kesinleştiği, davacı ...’in eldeki davayı gerekçe göstererek vasi değişikliği talep ettiği, kısıtlının 05.01.2014 tarihinde ölümü sebebiyle vasiliğin sona erdiği, geriye mirasçı olarak çocukları davacılar Hasan ve .....kaldıkları, davacı ...’ın 10.03.2014 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, davacı ... vekilinin 12.03.2015 tarihili duruşmada davaya miras payı oranında devam ettiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
./..
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih, 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali davaları kamu düzenine yönelik olduğundan öncelikle incelenmesi zorunludur.
Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafiklerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ..... Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Ne var ki, mahkemece ehliyetsilik hukuksal nedeni yönünden yeterli araştırma ve inceleme yapılmış değildir.
../...
Hal böyle olunca, öncelikle mirasbırakanın davalı ...’yi vekil tayin ettiği .... 9. Noterliğinin 22.04.2005 tarih .... yevmiye numaralı vekaletnamenin dosya arasına alınması, sonra yukarıda değinildiği gibi mirasbırakanın hukuksal ehliyetten yoksun olup olmadığının belirlenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, vekaletname ve akit tarihlerinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanır ise davanın kabulüne karar verilmesi, aksi halde vekalet görevinin kötüye kullanılması yönünden araştırma ve inceleme yapılması gerekirken değinilen yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacılardan ..... davadan feragat ettiği halde feragat yönünden ayrıca hüküm kurulmaması da isabetsizdir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.