4. Hukuk Dairesi 2014/7765 E. , 2015/1390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/158-2013/419
Davacı M. Tarım Ürünleri Tekstil Akaryakıt Tic. San. A.Ş. vekili Avukat İshak tarafından, davalı E.. K.. aleyhine 23/05/2013 gününde verilen dilekçe ile tespit istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 26/12/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 10/02/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat Kani geldi, karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Dava dilekçesinde, davacı şirkete ait fabrikada yağ ve biodizel üretimi yapılmadığının tespiti istenilmiş; mahkeme kararının gerekçesinde, aynı konuda kesinleşmiş idari yargı kararının bulunduğu; eldeki davanın açılmasında hukuki yarar olmadığı belirtilmiş; ancak, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı şirkete lisans almaksızın biodizel ürettiği ve akaryakıt satışı yaptığı gerekçesiyle idari para cezası verildiği; itiraz ve temyiz istemlerinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, idari para cezasına konu dönemde üretim yapılmadığının tespiti istenilmiştir.
Mahkemenin, idari makamları belirli bir yönde işlem tesisine zorlamak amacıyla açılan tespit davasının dinlenilebilir olmadığı ve hukuki yararın bulunmadığına ilişkin gerekçesi yerindedir. Ancak, kesin hüküm nedeniyle ret kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu yanılgının giderilmesi ise, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; kararın, HUMK"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle hüküm bölümünün (1) sayılı bendinin çıkartılmasına ve yerine: "1-Hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine" şeklindeki sözcük dizisinin yazılmasına ve kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve davacı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, davacıdan peşi alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/02/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesine göre; idarenin (kamu kurumunun) "eylem ve işlemleri" sonucu zarar gördüğünü ileri süren hak sahiplerinin açacakları tam yargı davalarına bakma görevi İDARİ YARGININ yetki sınırları içine girmektedir.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, (zira mahkemelerin görevleri yasalarla belirlenir.) taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re"sen değerlendirilip, görev hususunun yasalara uygun olarak karara bağlanması gerekir.
Yargıtay uygulamalarında idarenin eylemi, "plan ve projeye bağlanmayan" haksız eylem niteliğinde görüldüğü hallerde, hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarında görevli mahkemelerin Adli yargı olacağı kabul edilmektedir. Ancak, ben bu uygulamayı 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesine aykırı gördüğüm için bu görüşe katılmıyorum. Zira, mahkemelerin görev sınırları yasalar ile belirlenip, yasalara aykırı şekilde yargı kararı ile belirlenemez. Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde hiçbir ayrım yapılmaksızın idarenin tüm "eylem ve işlemlerinden dolayı" idari yargının görevli olduğu açıkça belirtildiğine göre, idarenin “plan ve projeye bağlı olmayan” eylemleri de adından anlaşılacağı üzere “eylem” olduğundan ve Yasa’da tanımlanan görev kapsamına “eylem” de alınmış olduğundan ve burada önemli olanın eylemin niteliği olmayıp eylemin kimin tarafından yapıldığıdır. Yasa, idarenin (kamu kurumunun) eylemlerini idari yargının görev sınırları içerisine almış olduğuna göre, idarenin haksız eylem niteliğinde kabul edilen eylemlerinde görevli mahkemenin (Yargının) adli yargı olacağına ilişkin düşüncelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Somut olayımızda da davacı taraf, davalı idarenin (kamu kurumunun) kamu hizmetini yerine getirirken ortaya koyduğu eylem veya işlemlerinden zarar gördüğünü ileri sürerek bu davayı açtığına göre davaya bakma görevi idari yargının yetki sınırları içinde kalacağından adli yargı hakiminin yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar vermesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüş ve düşüncelerine katılmıyorum. 10/02/2015