Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/11-238
Karar No: 2011/379
Karar Tarihi: 01.06.2011

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/11-238 Esas 2011/379 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/11-238 E.  ,  2011/379 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 03.11.2010
    NUMARASI : 2010/562 E-2010/571 K.

     Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.11.2007 gün ve 2007/434 E.-2007/532 K sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin  08.07.2010 gün ve 2010/5990-8103 sayılı ilamı ile;
    ("...Davacı vekili, müvekkilinin 2886 sayılı Yasa’ya istinaden açılan ihaleye katılarak 8 adet taşınmazı davalıdan aldığını, ihale bedelinin 465.640.445.000 TL olup 455.229.699.700 TL’nin ödendiğini, taşınmazların tapusunu davacıya devretmeyen davalının Hazine’ye ait olması nedeniyle veremeyeceğini bildirdiğini, taşınmazların rayiç bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, ihale şartnamesi ilan ve yazılarına göre davacının tescil talep etme hakkının doğmadığını savunarak, davanın reddini ve kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 08.02.2007 gün ve 2006/9297 E, 2007/1484 K sayılı kararında yazılı gerekçeyle davalı yararına bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların satışına esas İhale Genel Şartnamesinin 8.maddesinde belediyenin herhangi bir sebeple tapuları veremeyecek olması halinde, o güne kadar yatırılan paranın yasal faizi ile alıcıya iade edileceği belirtilmiş olduğundan, bu ibarede yer alan sözcüklerden ihale konusu taşınmazların bedelinin bir kısmının ödenmiş olması halinde dahi, herhangi bir sebeple tapuların verilemeyeceğinin anlaşılması halinde kısmen yatırılan paranın dahi, aynen dava konusu olayda olduğu gibi, faizi ila iade edileceği belirtildiğinden, ayrıca davalının temerrüde düşürülmesi şartı aranmasına gerek olmadan, yatırılan paranın faizinden bahsedebilmek için de, ancak yatırma tarihinden itibaren işlemiş faizinin söz konusu olabileceği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile icra dosyasına davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 455.229,82 YTL asıl alacak, 433.669,28 YTL işlemiş faiz olarak devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, icra inkar ve kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiştir.
    Karar; taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Davacı vekili, davalı taraftan olan alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
    Davacı (alacaklı) vekili 28.10.2004 tarihli takip talebinde davaya konu taşınmazların takip tarihindeki rayiç değeri olan 930.264.000.000 TL’nın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili amacıyla icra takibinde bulunmuş, mahkemece 455.229,82 YTL asıl alacak ile 433.669,28 YTL işlemiş faiz üzerinden icra takibinin devamına karar verilmiştir. İcra takip tarihi itibariyle taşınmazların rayiç değerini isteyen davacı taraf, takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinde bulunmamıştır İtirazın iptali davalarında mahkemece icra dosyasındaki talep ile bağlı kalınması gerekirken, takip talebinde yazılı olmayan işlemiş faiz alacağının da tahsiline olanak verir şekilde icra takibinin devamına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir...”)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

                       HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, ihale yoluyla satışa çıkarılan taşınmazların satış bedelinin ödenmiş olmasına rağmen tapuda intikallerinin yapılmaması nedeniyle tazminat olarak taşınmazların piyasa rayiç bedellerinin tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalı kurum tarafından müvekkiline 465.640.445.000.TL bedelle ihale edilen taşınmazların ihale bedelinin 455.229.699.700 TL’Iik kısmının ödendiğini, ihtara rağmen tapuda intikallerinin yapılmadığını, sözleşmenin aynen ifa edilmemesi nedeniyle aynı nitelikte taşınmazların satın alınabilmesinin ancak piyasa rayiç bedelinin ödenmesi ile mümkün olacağını, bu nedenle başlatılan icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz edildiğini ileri sürerek icra takip bedeli olan 930.264.000.000 TL ‘nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, asgari %40 icra inkar tazminatına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, ihale bedelinin tamamını yatırmayan davacının tescil talep etme hakkının bulunmadığını,ticari faiz uygulanamayacağını belirterek davanın reddine, kötü niyetli davacının %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel Mahkemece, davacı kooperatifin dava konusu taşınmazları ihale ile satın aldığı, ihtara rağmen davacıya tapuda intikallerinin yapılamadığı, davacının ihtar göndermekle aynen ifadan vazgeçip zarar ve ziyanını talep ettiği, bu zararın da ifadan vazgeçildiği andaki menfaati olacağı,bunun da 2004 yılı itibariyle sahip olacağı taşınmazların toplam değeri olduğu, bilirkişi raporuna göre bu miktarın 1.821.767,00 TL olup talep edilen miktarın daha düşük olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davacının inkar tazminatı talebinin reddine davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
    Özel Daire’ce davalı vekilinin temyizi üzerine; B.K’nun 225/2.maddesinde düzenlenen ihtiyari açık arttırmalarda akdin tamam olması için resmi senet tanzimine gerek yok ise de tamamlanmış bu akdin ifası anlamında tapu intikalinin taşınmazların mülkiyetinin bir kısmı dava dışı Hazine’ye ait olduğundan gerçekleştirilememiş olmakla bu durumu öngören ihale genel şartlarının 8. maddesi gereğince davacının isteyebileceği tutarın kendisinin ödediği ihale bedeli ve onun işlemiş faizi ile sınırlı olduğu, tarafların bu hususu açık sözleşme hükmü olarak düzenlediklerine göre bu hükmün her iki yan açısından da bağlayıcı olduğu,talebin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekirken taşınmazların temerrüt tarihindeki sürüm değeri esas alınarak davanın kabulünün doğru olmadığına işaretle karar davalı yararına bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, bu bozma ilamına uyularak taşınmazların satışına esas Genel Şartname’nin 8.maddesi gereğince kısmen yatırılan paranın dahi aynen dava konusu olayda olduğu gibi faizi ile iade edileceğinin belirtildiği,davalının ödemesi gereken bedel bir borcun ifası olarak değil tam tersine davalının borcunun yerine getirememesinin bir sonucu olarak sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüğü olduğu, bu nedenle temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı gözönüne alınarak davacı tarafça yatırılan her bir miktarın yatırma tarihinden itibaren icra takip tarihine kadar yasal faiz miktarının ve davacı tarafça taşınmazlar için ödenen 455.229,82 TL’nin icra takibine konu yapılmasının söz konusu olabileceği arta kalan miktar için icra takibinin iptali gerekeceği ve yine sadece asıl alacağa icra takip tarihinden sonra faiz işletileceği gözönüne alınarak davanın kısmen kabulü ile; icra takibinin 455.229,82 TL asıl alacak, 433.669,28 TL işlemiş faiz olarak devamına, icra takip tarihinden sonrası için asıl alacağa faiz işletilmesine,davacı ve davalının icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairece; taraf vekillerinin temyizi üzerine, yukarıya aynen alınan nedenlerle, icra takip tarihi itibariyle taşınmazların rayiç değerini isteyen davacı tarafın takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinde bulunmadığı, itirazın iptali davalarında mahkemece, icra dosyasındaki talep ile bağlı kalınması gerekirken takip talebinde yazılı olmayan işlemiş faiz alacağının da tahsiline olanak verecek şekilde icra takibinin devamına karar verilmesinin doğru görülmediği, gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece; rayiç değerin davacının ödemiş olduğu bedel ve işlemiş faiz toplamından fazla olduğu bu nedenle rayiç değer talep eden davacının işlemiş faizi de talep ettiğinin kabulü gerektiği, aksi görüşün çok şekli bir yorum olacağı, genel şartlarda yer alan tapu devrinin yapılamaması halinde ödenen bedelin faizi ile iade edileceğine ilişkin hükmün de yerine getirilmemiş olacağı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;  ihale yoluyla satın alınan taşınmazların tapuda intikallerinin yapılmaması nedeniyle tazminat olarak taşınmazların piyasa rayiç bedellerinin tahsiline yönelik icra takip talepnamesinde dava konusu alacağa işlemiş faiz talebinin yer alıp almadığı, buna göre mahkemece talepten fazlasına karar verilip verilmediği, noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtmelidir ki, itirazın iptali davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 67.maddesinden yasal dayanağını almaktadır.
    İtirazın iptali, hukuki nitelikçe, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır.
    Dava, takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür.
    Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir.
    2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 58.maddesi 3.bendi gereğince takip talebinde alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi, 4.bendinde; senet, senet yoksa borcun sebebi, 5.bendinde; takip yollarından hangisinin seçildiği ile 3.fıkrasında alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş; borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdiinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
    Somut olaya gelince;
    Davacı/alacalı vekilince 28.10.2004 tarihli 48 Örnek takip talebinde (930.264.000.000 TL tutarındaki tazminat “taşınmazların bugünkü değeri 77.522m2*12.000.000 TL” alacağımızın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz,masraf, vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebimizdir. Fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulması ve B.K’nun 84.maddesi hükümlerine göre kısmi ödemelerin öncelikle faiz, masraflar, vekalet ücretine mahsubu talebimiz vardır.) açıklamalarına yer verilerek haciz istekli olmak üzere borçlu davalı aleyhine takip başlatılmış; alacağın dayanağı olarak da taşınmazların satışına ilişkin encümen kararı, ihale kararı, ödeme makbuzları, ihtar ve ihtara cevaba ilişkin evrak dökümü gösterilmiştir.
    Örnek 49 ödeme emri borçluya 11.11.2004 tarihinde tebliğ edilmiş; borçlu vekili 17.11.2004 tarihli dilekçe ile alacaklının tazminat hakkının, ihtara cevapta da belirtildiği üzere, doğmadığını, alacağın yargılamayı gerektirdiğini, borcun tamamına tüm yasal ferileriyle itiraz ettiklerini bildirmiştir.
    Davacı vekili eldeki davada akdin ifa edilmemesi nedeniyle tazminat olarak taşınmazların rayiç değerinin tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takip talebine uygun düzenlenen ödeme emrine itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında takip talebinin içeriği ayrıntısıyla değerlendirilmiş; takip talebinin hukuken dava dilekçesi niteliğinde olduğu, talepte istenen miktarın içinde ödenen ihale bedelinin bulunduğu ancak işlemiş faizin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
     1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74.maddesi hükmünce, talepten fazlasına veya talepten başkasına hükmedilemeyeceği; aynı Yasanın 75/1.maddesi gereğince de kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hakimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re"sen nazarı dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamayacağı  açıktır.
    O halde, mahkemece açıklanan hükümler göz ardı edilerek işlemiş faize hükmedilecek şekilde  direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, bozma nedenine göre işin esasına yönelik davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 01.06.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

                        KARŞI OY YAZISI

    Davalı Belediye tarafından 10.10.2001 tarihli Encümen kararı ile 27 adet taşınmazın ihale ile satışına karar verilmiş olup 24.10.2001 tarihli ihale sonucu sekiz adet taşınmaz davacı kooperatif tarafından satın alınarak 465.640.445.000.TL ihale bedelinin 455.229.699.700 TL’Iik kısmı ödendikten sonra mülkiyetlerinin intikali ihtar ile talep edilmiştir. Davalı tarafından ihtara verilen cevapta ihale tarihi itibariyle her ne kadar ihaleyi yapan ve buna istinaden ödemeleri kabul eden belediye ise de arsaların Hazine arazisi olduğu ve şu aşamada hazinenin de bu arazilerin satışına ilişkin bir karar almadığı,anılan nedenlerle arsaların mülkiyet nakillerinin yapılamayacağı,satışa ilişkin bir karar alındığı takdirde belediye tarafından alınarak tapuda mülkiyet intikalinin yapılacağı, bu aşamada taleplerin karşılanmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığı belirtilmiştir. Davacı kooperatif cevabi ihtarname ile kendisine ihale edilen taşınmazların mülkiyetinin intikal ettirilemeyeceğinin anlaşılması üzerine 28.10.2004 tarihinde başlattığı icra takibinde taşınmazların takip tarihi itibariyle rayiç bedelini tazminat olarak istemiştir.
    Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle itirazın iptali davalarının özelliği üzerinde durmakta yarar bulunmaktadır.
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 4949 sayılı Yasa"yla değişik "6-İtirazın Hükümden Düşürülmesi" ana başlıklı "A.İtirazın İptali" alt başlıklı 67.maddesinde aynen;"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
    Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
    İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
    (Mülga fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./103. m.)
    Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır."hükmüne yer verilmiştir.
    Görülmektedir ki, itirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir.İtirazın iptali davası itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınmak gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır.
    Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Zira, aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır.
    Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece İcra Hakimliğinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. (HGK"nun 03.05.2006 gün ve 2006/19-260 2006/251 K.sayılı ilamında da bu hususlar vurgulanmıştır.)
    Öte yandan, uyuşmazlığın niteliğine göre müspet zarar-menfi zarar kavramları da üzerinde de durulması gerekmektedir.YHGK"nun 05.07.2006 gün ve 2006/13-499 E.,2006/507 K.sayılı kararında da bu açıklandığı üzere; 
    Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır.
    Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). 
    Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur: sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. 
    Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanununun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır.
    Öte yandan HUMK"nun 76"ncı maddesine göre, Hakim, Türk kanunlarını kendiliğinden uygulamak zorundadır. Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle, tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifadeyle, Hakim, bildirilen hukuki sebeple bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
    Yukarıda yapılan genel açıklamaların ışığı altında somut olay irdelenecek olursa; İhale Genel Şartnamesi"nin 8.maddesinde “Belediye herhangi bir sebeple tapuları vermeyecek olursa o güne kadar yatırılan para yasal faizi ile alıcıya iade edilecektir.”hükmü yeralmaktadır. Bu hüküm davalının temerrüdü halinde BK.nun 106. maddesinde olduğu gibi alacaklıya, ifa ile birlikte geciken ifa dolayısıyla zararı veya ifadan derhal vazgeçip müspet zararını veyahut sözleşmeyi fesih edip menfi zararını isteme konusunda seçimlik haklar tanımamış, o güne kadar yatırılan paranın yasal faizi ile birlikte tahsil hakkı vermiştir. Alacaklı, 48 örnek takip talepnamesinde borcun sebebi olarak ihale evrak ve ödeme makbuzlarını göstermiş ve bunları takip talebine eklemiştir. Böylece faiz alacağının dayanağı icra dosyasında bellidir. Genel Şartname de ihale evraklarından olup davacı Genel Şartname"ye de dayanmıştır. Hukuk Genel Kurulu tarafından takip talebinde taşınmazların rayiç bedeli tazminat olarak istendiği halde ödenen ihale bedelinin talep edildiği kabul edilmiştir. Bu durumda davacının ihale nedeniyle ödediği bedeli işlemiş faizi ile talep ettiğinin de kabulü gerekir. Aksi halde yani ana paranın istendiği ancak işlemiş faizin talep edilmediğinin kabulü  çelişki oluşturmaktadır. Hal böyle olunca, direnme uygun daireye gönderilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamıyorum.

                                                

     

     

     

     

     

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi