Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/46910 Esas 2016/476 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/46910
Karar No: 2016/476
Karar Tarihi: 18.01.2016

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/46910 Esas 2016/476 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2014/46910 E.  ,  2016/476 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, dava dışı ..." in vekili olarak diğer davalılar aleyhine İş Mahkemesi"nde işçilik alacağı davası açıp takip ettiğini, dava devam ederken müvekkili ..."ın diğer davalılarla sulh yoluna giderek davadan feragat ettiğini, aralarında yazılı ücret sözleşmesi olmasına rağmen vekalet ücretinin ödenmediğini, Avukatlık Kanunu 164. maddesi gereği hak ettiği vekalet ücretini istediğini, vekalet ücretinin tahsili amacıyla hem müvekkiline hem de davalılara karşı takip başlatığını, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde “… Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmü mevcuttur.
    Yasanın bu hükmüne göre, avukatın ücretinden vekil edenin hasmının sorumlu olabilmesi için, avukatın takip ettiği davanın taraflarının aralarındaki ihtilafı sulh yolu ile ve her şekilde olursa olsun anlaşarak sonuçlandırmaları ve takipsiz bırakmaları gerekir. Sulhun, anlaşmanın duruşmada olması veya yazılı bir metne dayanması gerekmez. Olayların gelişiminden böyle bir sonucun olduğunun anlaşılması yeterlidir. Ayrıca asıl borç avukatın vekil edenine ait olup, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk nedeniyle avukata ödeme yapan hasım bunu asıl borçlu olan avukatın vekil edenine, sulh sözleşmesinde, anlaşmalarında aksine bir hüküm yok ise rucu hakkının olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davacının vekil edeni davacı işçi ile vekil edenin hasmının anlaşarak uyuşmazlığı sona erdirdikleri sabit olup, mahkemenin de kabulündedir. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı avukat tarafından takip edilen dosyalarda tarafların sulh olmaları halinde avukatın vekalet ücretinin hangi meblağ üzerinden hesaplanacağı noktasındadır. Dairemizin uygulamalarına göre, sulh olunan miktar belli değilse mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu"nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmalıdır.
    Davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebilir. Ancak sözleşmedeki ücretin geçersiz olması halinde gerek vekil eden gerekse hasım, sulh olunan miktar ile sorumludur. Ancak somut uyuşmazlıkta sulh olunan miktar belli olmadığı için dava dilekçesindeki harca esas değer üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre ücret belirlenerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan 129,00 TL harcın istek halinde iadesine, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.