Taraflar arasındaki “Evliliğin iptali ve karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 5. Aile Mahkemesi"nce asıl davada evliliğin iptaline,birleşen davada; boşanma, maddi ve manevi tazminat ve nafaka istemlerinin reddine dair verilen 24.07.2008 gün ve 2005/797 E.-2008/889 K sayılı kararının incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 17.12.2009 gün ve 2008/17422 E- 2009/21953 K. Sayılı ilamı ile;
(... Davalı-davacı kadının delil listesinde gösterdiği ve dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği tanıkları Feride ve Meliha Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 253 ve devamı maddeleri uyarınca dinlenmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.) ,
gerekçesiyle bozularak, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmeksizin dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evliliğin iptali olmadığı takdirde boşanma, birleşen dava ise boşanma, nafaka , maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi istemlidir.
Davacı vekili, asıl davada ; davalının evlenmeden önce ve halen devam eden şizofreni hastası olduğunun kendisinden gizlenerek hile ile evlenmelerinin sağlandığını ileri sürerek evliliğin iptaline aksi halde boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddi ile davalı lehine nafakaya hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen davada; birleşen dosya davacısı-davalı kadın vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; asıl davacı-birleşen dosya davalısi vekili davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davalı-birleşen davacı kadının evlenme tarihinde fiil ehliyetini ortadan kaldıracak şekilde akıl hastalığı bulunduğu gerekçesiyle evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptaline, birleşen dava yönünden ise, baştan mutlak butlan ile batıl olan evliliğin iptalinden sonra geçimsizlik konuları irdelenemeyeceğinden boşanma, nafaka ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece, davalı-davacı kadının delil dilekçesinde belirttiği tanıklarının dinlenmesi gerektiğine işaretle karar bozulmuş; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece, bozma ilamından sonra davacı-birleşen dosya davalısının öldüğü, mirasçısının davaya devam ettiği, davalı-birleşen davacı kadının davasını takip etmediği, davacının da tanıkları dinletmek istemediği, birleşen dava yönünden ise davanın takip edilmediği ve kanıtlanamadığı gerekçesiyle evliliğin iptaline, birleşen davanın reddine karar verilmek suretiyle önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü temyize davalı vekili getirmektedir.
Uyuşmazlık; Davalı-davacı kadının delil listesinde gösterdiği tanıklarının dinlenip dinlenemeyeceği noktasında toplanmakta ise de Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu, ön sorun olarak incelenmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK.429 mad.).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Yukarıda anlatılan olayların gelişimine göre, yerel mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de;
İlk kararda, baştan beri mutlak butlan ile batıl olan evliliğin iptaline karar verildiğinden birleşen dava yönünden geçimsizlik konularının incelenemeyeceği gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verildiği halde bozma kararından sonra davalı-davacının davasını takip etmediği ve kanıtlayamadığı gerekçesi ile reddine ilişkin direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu karar, gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3. maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, Özel Daire bozmasına konu önceki karardan farklı gerekçeye dayalı, yeni bir hüküm niteliğindedir.
Yerel Mahkemenin bu yeni hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 25.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.