14. Hukuk Dairesi 2016/17274 E. , 2017/539 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 16.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 24.01.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklaması dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı vekili dava dilekçesinde, kısıtlı davalı ...ile müvekkili..."ın akraba olduğunu, davalıya ait olan dava konusu ... köyü, ... mevkiinde kain 3038 pafta, 5588 parsel sayılı 5086 m² tarla niteliğindeki taşınmazı 10.000,00 TL bedelle müvekkilinin satın aldığını, adına tescil ettirdiği dava konusu yerde inşaat ruhsat izni alarak yüksek maliyetlerle ev yaptığını, bu evin yapımında davalının oğlu ve aynı zamanda vasisi olan ..."ın da çalıştığını, davalının bir süre sonra yakınlarının telkinleriyle kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine tapu iptali tescil davası açtığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/79 esas, 2010/86 karar sayılı kararıyla vasi tayin edilmeden açılan davanın reddine karar verildiğini; bu kez vasi ... tarafından açılan dava sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/57 E., 2011/328 K. sayılı kararıyla satışın yok hükmünde olduğunun tespitine ve tapunun eski hale getirilmek suretiyle ...Yabancar adına kayıt edilmesine karar verildiğini; taraflar arasındaki uyuşmazlığın esastan çözülemediğini, davalının müvekkiline satıp parasını aldığı taşınmazı dava açarak, hukuku kullanarak geri aldığını, davacı müvekkilinin her aşamada iyi niyetle hareket ettiğini belirterek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek bedelsiz olarak müvekkili lehine kayıt ve tesciline, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin yaptığı yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazla olduğundan davalı adına kayıtlı yerin kaydının iptal edilerek müvekkili adına bedelsiz olarak kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun;
1-"a. Mülkiyet ilişkisi" kenar başlıklı 722. maddesinin birinci fıkrasında; "Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.",
2-"c. Arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesi" kenar başlıklı 724. maddesinde, "Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir.",
Hükmüne yer verilmiştir.
Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen kişi kural olarak iyiniyetlidir. Bunun gibi inşaatı arazi sahibinin açık veya örtülü muvafakatı ile yapan malzeme sahibi de iyiniyetli sayılır. Buna karşılık üzerinde inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişi kötüniyetlidir(Prof. Dr.Kemal T.Gürsoy, Fikret Eren, Erol Cansel, Türk Eşya Hukuku Ankara 1978 sh.610).
Dava konusu olaya gelince; davalı ile davacının dayı-yeğen akraba oldukları; davalının, vekiline bizzat verdiği vekaletname uyarınca ... Asliye Hukuk Mahkemesine açılan ancak reddedilen 2009/79 esas sayılı davanın dava dilekçesinde, davaya konu satışın varlığı inkar edilmemiş, aksine davalının kısıtlanmadan önce kendi adına hareket etmesi için vekaletname verdiği kişiye 5 dönüm için değil, 2-3 dönüm satış talimatı verdiği kabul edilmiş; davacı alıcının, davalının tam ehliyetsizliğini bilerek hareket ettiği iddia edilmediği gibi, davalıya daha sonra vasi olarak atanan oğlu ..."ın davacının taşınmaz üzerinde yapılan inşaatta çalıştığı, satış bedelinin ödenip ödenmediğinin davalı tarafından gündeme getirilmediği anlaşılmıştır.
Öte yandan, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler Hüsamettin Başak ve İsmail Bay beyanlarında; dava konusu yerin önceden davalı Mustafa"ya ait olduğunu, 2007 yılında davacı ... tarafından kullanılmaya başlandığını, üzerine ev yapıldığını, bu durumun davalı ...ile vasisi ve oğlu ... tarafından bilindiğini bildirmişlerdir.
Mahallinde yapılan keşif sonunda düzenlenen 2/9/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre, taşınmazın arz değerinin 59.560.TL, üzerindeki yapıların değerinin 162.281.TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkemenin, tapu iptali ve tescil talebi yönünden Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/57 esas sayılı dosyasına dayanarak, satışın yapıldığı tarihte davalının fiil ehliyetini haiz olmadığının, satışın geçersiz sayılarak yok hükmünde olduğunun ve buna dayanarak tapu kaydının iptal edildiğinin kesin hükme bağlanması nedeniyle, davacının bu talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Mahkemenin, 4721 sayılı Kanunun 724. maddesine dayanılarak açılan davayı, davalı ile davacı arasında dayı-yeğen akrabalık bağı bulunduğu, davalının tam ehliyetli olmadığı, tanık beyanları, yok hükmünde olduğu tespit edilen satışa rağmen bir kısım yapıların yapılmaya devam edilmesi gerekçesiyle davacının iyiniyetli bulunmadığından reddetmesi tarafımızca isabetli bulunmamıştır.
Öncelikle, dava konusu satış işlemi mahkeme kararıyla geçersiz kabul edilmiş ve kesinleşmiş olsa dahi satışın yapıldığı 21/7/2008 tarihi itibariyle davacı taşınmaza kayden malik olmuş ve taşınmazda malik sıfatıyla tasarruflarda bulunmuştur. Davacının bu malikiyet durumu, tapu kaydı iptal edilene kadar geçerli olup, bu kaydın ancak yolsuz olduğu iddia edilebilir ve tapu kaydı iptal edilene kadar malik görünen kişi, tasarrufları mahkemece kısıtlanmadıkça mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı yetkileri kullanabilir. Her ne kadar, satış akdi ehliyetsizlik nedeniyle iptal edilmiş ise de davalının ehliyetsizliği, önceden bilinen bir vakıa olmayıp, açılan dava sonunda uzman sağlık kuruluşundan alınan rapor sonucunda ortaya çıkmış ve mahkeme kararıyla sabit olmuştur. Ayrıca, mahalli bilirkişilerin beyanlarına göre, davalının ve kendisine daha sonra vasi olarak atanan oğlunun davacının taşınmaz üzerine ev yapmasına karşı koymadıkları, aksine vasinin inşaatta çalıştığı ve hatta ilk açılan ve reddedilen davada satışın inkar edilmediği, sadece miktar konusunda uyuşmazlık çıkarıldığı nazara alındığında, davacının satın aldığı taşınmaz üzerinde yaptığı imar ve ihya çalışmalarının kötüniyetli olduğunun kabulü dosya kapsamıyla uyumlu değildir.
Davacının dava konusu taşınmazı satın alıp, adına tescil ettirdikten sonra, malik olduğu inancıyla, malik sıfatıyla tasarruflarda bulunması, taşınmazı imar ve ihya etmesi onun kötüniyetli olduğunun bir gerekçesi olamaz. Yapı malikinin iyiniyetli olduğu kabul edilerek, Türk Medeni Kanununun 724. maddesinin varlığını aradığı diğer şartların da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, açıklandığı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve sayın çoğunluğun görüşüne bu nedenlerle katılmak mümkün olamamıştır.