17. Hukuk Dairesi 2015/12195 E. , 2018/87 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair hüküm davalılardan .... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalılar...."nin murisleri Recep Mutlu hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını ölmeden önce 28.09.2010 tarihinde davalı ..."a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ..., murisleri babaları ..."dan kalan mirası red ettiklerin taraf sıfatları olmadığını belirterek haksız açılan davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ..., duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, borcun doğumundan sonra davalılar ...."nin miras bırakanı ... tarafından dava konusu taşınmaz payının davalı ..."e satıp devredildiği, satış bedelinin resmi senet içeriğinde 32.000,00 TL olarak gösterildiği, taşınmazın rayiç değerinin 97.290,00 TL olduğu, rayiç bedel ile resmi satış bedeli arasında 3 kata yakın fark bulunduğu, ayrıca taşınmazın 28/09/2010 tarihinde satışına rağmen taşınmazda ...."nin ikamet ettiği, kira sözleşmesi ya da kira bedeli ödemesine ilişkin delil ibraz edilmediği,
davalılar vekilinin terekenin borca batık olduğunun defi olarak ileri sürdüğü ancak TMK 605/1 maddesine göre mirası reddettiklerine ilişkin yöntemince irade açıklamasında bulunmadıkları gibi gerekse aynı yasanın 2. fıkrası hükmüne göre çekişmeli olarak terekenin borca batıklığına ilişkin dava açmadıkları bu konuda mahkemeden talepte de bulunmadıkları anlaşıldığından bu yöndeki savunmaya itibar edilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince bu tür davalarda, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır.
Öte yandan TMK"nun 605.maddesi 1.fıkrasında "Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmü kayıtsız, şartsız red (hakiki red) di düzenlemekte 2. fıkrası ise “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü ile bir karine getirilmiştir.Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmiştir. Anılan maddenin 1.fıkrasındaki “hakiki red” halinde süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, 12.fıkradaki “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599)yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi açık irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir.
Somut olayda, borçlu konumundaki .... davadan önce ölmüş ve dava mirascıları aleyhine açılmış, davalı borçlu konumundaki ..... mirascı olarak def’i yolu ile mirası red ettiklerini ileri sürmüşlerdir. Açılan bu davada miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. Bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.
Dosya içeriğinden, miras bırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı yani miras bırakanın aciz hali sabittir. Karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olup, aksi davacı tarafından ispat edilememiştir.(HGK 14.3.2001 tarih ve 2001/2-220 E, 240 ,2008/4-332 E, 2008/336 sayılı kararları da bu doğrultudadır)
Mirası red eden mirasçılara husumet yöneltilemez. Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re"sen nazara alınması gerekir. Ayrıca taraf teşkili sağlanmadığı sürece işin esasına girme olanağı da yoktur. H.G.K 3.7.2002 tarih 15/572-577 sayılı kararıyla sözü edildiği gibi taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar .... vekili ile davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 16.01.2018 oybirliğiyle karar verilmiştir.