Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6281
Karar No: 2018/10426
Karar Tarihi: 22.05.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/6281 Esas 2018/10426 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/6281 E.  ,  2018/10426 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.05.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili....ile temyiz edilen davalı .....geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan eşi..... maliki olduğu 260 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 45 nolu bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, ıslahla miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, mirasbırakanın kendisine borcu bulunduğunu, bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının muvazaa iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekeceğiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan..... maliki olduğu çekişme konusu 260 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 45 nolu bağımsız bölümü 28.08.2000 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği, 1944 doğumlu mirasbırakanın 26.01.2004 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı eşi ..... ile dava dışı kardeşi ..... mirasçı olarak kaldıkları, başkaca mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.


    ./..


    Hemen belirtilmelidir gerekir ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların dayanağını 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. Anılan kararla kabul edilen ilke ve sonuç şudur; miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış akdinin muvazaalı, gizli bağış sözleşmesinin ise yasada öngörülen biçim koşulunu taşımadığını ileri sürerek dava açabilirler.
    Buradaki en önemli husus, mirasbırakanın iş bu mirasçılarını aldatmak amacı ile işlemi yapması, aldatılmak istenen tüm mirasçıların ise muvazaalı işlemin dışında kalan ve zararlarına işlem yapılan üçüncü kişi konumunda bulunmalarıdır. Böyle olunca da, muris muvazaasına dayalı davaların dava konusu hak halefiyet yolu ile mirasbırakandan geçmesine rağmen dava açma hakkı, halefiyete dayanmayıp, aleyhine haksız fiil işlenen mirasçının kendisine ait haktan doğmaktadır. Bu tür olaylarda mirasbırakanın iradesi ile mirasçının yararı çatışmaktadır. Bir bakıma mirasçı yasal hakkını mirasbırakana karşı korumaya çalışmaktadır. Mirasbırakanın istediği bir davayı değil, mirasbırakanın iradesine karşı bir davayı açmaktadır. Tüm bu nedenlerle de dava açan mirasçı ya da mirasçılar tereke el birliği mülkiyetine tabi olmakla birlikte pay oranında iptal ve tescil isteyebilirler.
    Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istekli davaların her türlü delille ispat edilebileceğinde de kuşku yoktur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır
    Somut olayda, yukarıda değinilen ilkeler gereğince davacının talebi, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle, kendi miras hakkına murisin mal kaçırmak suretiyle tecavüz ettiği ve kendisine karşı bir haksız fiil ika edildiği iddiasına dayalıdır. O halde, anılan iddianın her türlü delille ispatı olanaklıdır. Buna rağmen mahkemenin “iddianın yazılı belgeyle kanıtlanabileceği” şeklindeki değerlendirmesinin yasal olduğu söylenemez.

    ../...





    Hâl böyle olunca; yukarıdaki açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, tarafların tanık dahil her türlü delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller bir bütün olarak değerlendirilerek mirasbırakanın gerçek iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi