16. Hukuk Dairesi 2016/5792 E. , 2018/3514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .../... Köyü çalışma alanında bulunan ... ada ..., ..., ... ve ... parsel sayılı sırasıyla 43.961.34, 8.314.83, 20.878.28, 16.542,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir. Davacı ... irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların kendi adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında tapu kaydına da dayanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; çekişmeli ... ada ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, Mahkemece yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile davacı tanıklarının beyanları soyut ve yetersiz olduğu gibi, taşınmazların niteliği ile ilgili olarak 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, çekişmeli taşınmazlar, 1961 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında ... parsel numarası altında mera olarak tespit edildiği teknik bilirkişi raporunda belirtildiği halde; ... nolu tevzi parseline ait belirtmelik tutanakları ve tablendikatif cetveli dahi dosya arasına getirtilmemiş; taşınmazların 1961 yılı öncesinde niteliğinin ne olduğu üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazların çevresindeki ... ve ... parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırıldığı halde mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamıştır. Öte yandan; davacı ..., çekişmeli taşınmazların babasından kaldığını iddia edip adına tescil istemiyle dava açtığı halde Mahkemece, davacının murisi ...’ın başka mirasçısı olup olmadığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazın davacıya ne şekilde intikal (bağış, taksim, satış vs.) ettiği,bir başka ifade ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde de durulmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
O halde sağlıklı sonuca varılabilmesi için, çekişmeli taşınmazlara komşu tüm parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan tüm kayıtların; davacının delil listesinde bildirmiş olduğu Eylül 1289 tarih ve 252 sayılı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde komşu köylerden; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde HMK"nın 31. maddesi uyarınca gerektiğinde kadastro tespit bilirkişileri ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, 1961 yılından öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliğiyle ilgili olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın dört taraftan fotoğrafları çektirilerek parsel sınırları da fotoğraflar üzerinde gösterilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişilere keşfi takibe imkan verir ve davacının dayandığı tapunun hudutlarını kroki üzerinde gösterir rapor düzenlettirilmeli, davacının ırsen intikal hukuksal nedenine dayandığı dikkate alınarak muris Sait Taştan bakımından da 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen miktar sınırlaması yönüyle değerlendirme yapılmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de kadastro çalışmalarında mera olarak sınırlandırılan taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil hükmü kurulmuş olması dahi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 24.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.