1. Hukuk Dairesi 2018/991 E. , 2018/10413 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil/tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptal ve tescil talebinin reddine, terditli talep olan alacak davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.11.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat .......ile temyiz edilen davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalılar....21/02/2012 tarihli vekaletname ile dava konusu 941 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satışı konusunda vekil kıldığını, ne var ki çekişmeli taşınmazın satışının bir müddet bekletilmesini istediği halde davalı ...’nın 22/02/2012 tarihinde çekişmeli taşınmazın ½ payını davalı ...’e, ½ payını da davalı ...’ın babası olan diğer davalı ...’ye temlik ettiğini, taşınmazın gerçek değerinin çok altında satıldığını, kendisine hiç bir ödeme de yapılmadığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde tespit edilecek bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, dava konusu 941 ada 1 parsel ile dava dışı 1680 ada 2, 4, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazları satın almak için davacı ile anlaştıklarını, anlaşma uyarınca anılan taşınmazlar üzerindeki tüm takyidatları bedellerini ödeyerek kaldırdıklarını ve üstüne davacıya elden 100.000,00 TL ödeme yaptıklarını, davacının kötü niyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, terditli talep olan alacak isteğinin kabulü ile 560.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, tarafların hükmü istinaf etmesi üzerine, .... Hukuk Dairesince davalıların istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve tapu kayıt maliki olan davalıların iyi niyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 941 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
./..
Davacı ...’nun 21.02.2012 tarih ve 2292 yevmiye no’lu vekaletname ile dava konusu 941 ada 1 parsel sayılı taşınmazı dilediği bedel ve koşullarda satmaları ve anılan taşınmaz üzerindeki .... şubesi tarafından konulan (sonradan..... devredilen ) ipoteği kaldırmaları konusunda davalılar ..., ... ve ...’i birlikte veya ayrı ayrı hareket etmek suretiyle vekil tayin ettiği, davalı ...’nın da anılan vekaletnameye dayanarak dava konusu 941 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ½ payını davalı ...’e, kalan ½ payını da davalı ...’ye üzerindeki ....lehine 27.08.1997 tarihinde tesis edilen 35.000.000.000 ETL ipotek ile birlikte toplamda 187.000,00 TL göstererek 21.02.2012 tarih ve 2062 yevmiye no’lu akit ile satış yoluyla temlik ettiği, davacı ...’in 22.02.2012 tarih ve 4621 yevmiye no’lu işlemle davalılar....vekillikten azlettiği kayden sabittir.
Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
../...
Somut olaya gelince; davacı ...’in 01.02.2012 tarih ve 3014 yevmiye no’lu vekaletname ile dava konusu 941 ada 1 parsel sayılı taşınmazı dilediği bedel ve koşullarda satmaları ve dava dışı 1680 ada 2, 4, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki tüm takyidatları kaldırmaları konusunda davalılar....birlikte veya ayrı ayrı hareket etmek suretiyle vekil tayin ettiği, anılan vekaletnameye dayanarak herhangi bir işlem yapılmadan davacının 02.02.2012 tarih ve 3035 yevmiye no’lu işlemle davalılar .... vekillikten azlettiği, akabinde davacının 03.02.2012 tarih ve 1025 yevmiye no’lu vekaletname ile yine yukarıda anılan konularda işlem yapmak üzere davalılar.... birlikte veya ayrı ayrı hareket etmek suretiyle vekil tayin ettiği, ancak anılan vekaletname ile herhangi bir işlem yapılmadan davacının 08.02.2012 tarih ve ..... yevmiye no’lu işlemle davalılar .... vekillikten azlettiği, öte yandan davalı ...’in çekişmeli temlik yapılmadan önce 07.02.2012 tarihinde davacının ( ve birlikte icra takibine uğradığı....olan borçlarını devir alan....61.000,00 TL ödeyerek davacının taşınmazları üzerine konulan haciz ve ipoteklerin kaldırılmasını teklif ettiği, davalılar tarafından ibraz edilen ve davacı tarafça karşı çıkılmayan ................ dekontunun incelenmesinde; 07.02.2012 tarihinde davalı ... tarafından....hesabına ‘’ ....parseldeki ... .... ‘’ açıklaması ile 61.000,00 TL yatırdığı, 07.02.2012 tarih ile 13.02.2012 tarihleri arasındaki dönemde dava dışı 1680 ada 2, 4, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki takyidatların fekkine karar verildiği, özellikle tarafların ortak tanığı ......alınan ifadesinde; üzerlerindeki hacizler ile birlikte dava dışı beş adet taşınmazı davacının 80.000,00 TL karşılığında davalılara sattığını, davacının çekişme konusu taşınmazı da üzerindeki .... olan haczin borç ödenerek kaldırılması ve ek olarak 20.000,00 TL ödenmesi koşuluyla davalılara teklif ettiğini, davalıların teklifi kabul ederek anılan bedeli ödediklerini, ancak .....olan borcun ödenip ödenmediğini bilmediğini beyan ettiği, bir süreç içerisinde taraflar arasında gerçekleşen maddi vakıalar, olay silsilesi, dosya kapsamındaki tüm deliller bütün halinde değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın temlikinin davacının iradesine uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Bu minvalde, çekişmeli temlik davacının iradesine uygun olduğundan vekalet görevinin kötüye kullanıldığından bahsedilemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.