Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5852
Karar No: 2015/1267
Karar Tarihi: 02.02.2015

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/5852 Esas 2015/1267 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/5852 E.  ,  2015/1267 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/11/2013
    NUMARASI : 2013/301-2013/143

    Davacı M.. T.. vekili Avukat Fatih tarafından, davalı A.. Ö.. aleyhine 01/02/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davacının manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, haksız şikayet nedeni ile maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalının kendisi hakkında haksız yere dayanaksız davalar açtığını, sırf davacıyı zarara uğratmak için ve kötü niyetle yaptığı başvurular sonucunda mahkemelerde, işini gücünü bırakıp kendisini savunmak zorunda kaldığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemli eldeki davayı açmıştır.
    Davalı, hak arama özgürlüğünü kullandığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının başvurusunun şikayet hakkının kullanılması kapsamında kaldığı, davacının soyut olarak maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ettiği, somut herhangi bir delil ve belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK."nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
    Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
    Davaya konu olayda; davalının 24/06/2005 tarihinde davacının kendisini darp ettiği iddiasıyla şikayetçi olması aynı şekilde davacının da şikayetçi olması sonucu açılan kamu davasında Pendik Sulh Ceza Mahkemesi 2006/211 sayılı dosyasında; sanık-davalıya, davacı ve dava dışı Bahriyi yaralamaktan adli para cezası verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, davacı hakkında ise kendisini savunmak zorunda kaldığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Yine davalı tarafından davacının kendisini telefonda tehdit ettiği gerekçesiyle davacı dahil dokuz kişi hakkında şikayetçi olunmuş ve Pendik 3. Asliye Ceza Mahkemesi 2005/343 sayılı dosyasında sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Son olarak davalı tarafından 24/06/2005 tarihinde davacının kendisine karşı eylemde bulunduğu gerekçesiyle yapılan suç duyurusu sonucu başlatılan soruşturmada Pendik C.Başsavcılığınca 2007/359 sayılı soruşturma dosyasında; aynı iddia ile ilgili olarak kamu davası açıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davacının korunması gereken kişilik hakları ile davalının şikayet hakkı arasında çatışan yararlar dengesi, davacı yönünden bozulmuş ve davalı yönünden ise hukuka uygunluk nedeni gerçekleşmemiştir. Davanın ret gerekçesi olarak kabul edilen olgular, tazminat tutarının belirlenmesinde etkili olabilirse de istemin tümden reddini gerektirmez. Şu durumda yerel mahkemece, açıklanan olgu ve ilkeler gözetilip davalının eyleminin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılarak, davacı yararına somut olaya uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi