11. Ceza Dairesi 2016/9116 E. , 2018/8737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığa yüklenen suçtan doğrudan zarar görmesi nedeniyle kamu davasına katılma hakkı bulunan ve 06.06.2012 havale tarihli dilekçe ile katılma talebinde bulunan şikayetçi kurum vekilinin katılma talebi hakkında herhangi bir karar verilmemiş ise de, yargılama aşamasında katılma isteminde bulunup duruşmayı takip eden ve hükmü temyiz eden şikayetçi kurumun 5271 sayılı CMK"nin 260/1. maddesi gereğince yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğundan, aynı Yasanın 237/2. maddesi uyarınca ...‘nın davaya katılan, Av. ...‘in de katılan vekili olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
I-Sanık hakkında “2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma“ suçlarından verilen “hüküm kurulmasına yer olmadığına“ dair karara yönelik olarak katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen kararlar temyize tabi olmadığından, katılan vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık hakkında “2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Sanığın “2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçlarını işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanık ...‘in aşamalarda alınan savunmalarında, bahse konu mükellefiyetle bir ilgisinin bulunmadığını, okuma-yazma bilmediğini, yufka üretimi üzerine farklı işyerlerinde çalıştığını, ... isimli bir şahsın kendisini sigortalı yapmak üzere bir takım belgelere imza attırdığını, işyerinin bu şekilde kurulmuş olabileceğini beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi, 19.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre işyerinin açılışına ilişkin olarak vergi dairesine ibraz edilen bir kısım belgeler üzerindeki imzaların sanığa ait olduğunun tespit edilmesine karşın, Can Otopark antetli irsaliyeli fatura sureti üzerindeki imzanın sanığa ait olmadığının belirlenmesi karşısında, suçun yasal unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
1-Sahte fatura düzenleme suçlarında suçun maddi konusunu oluşturan faturanın, sübut delili olarak da önemli olduğu gözetilerek, sanığın yetkilisi olduğu işyeri tarafından düzenlenen 2008 ve 2009 takvim yıllarına ait herhangi bir faturanın dosya içerisinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2008 ve 2009 takvim yıllarında düzenlediği belirtilen faturalardan, kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanun‘un 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediklerinin tespit edilmesi, sanığın savunmasında ismi geçen ... ile faturaları kullanan şirket yetkilileri veya mükelleflerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespitinden sonra, duruşmaya celpleri ile CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılmak suretiyle, sanığın savunmasında belirttiği hususlar doğrultusunda tanık olarak beyanlarına başvurulması, faturaları kullanan mükelleflere özellikle suça konu faturaları kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması; 2008 ve 2009 takvim yıllarına ait faturaların temin edilmesi halinde, bu faturalar üzerindeki imza-yazıların sanığa ve dosya içerisinde mevcut bulunanlar da dahil olmak üzere temin edilen tüm faturalar üzerindeki imza ve yazıların ise ...‘ya aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Sahte fatura düzenleme suçunda, her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda düzenlenen sahte faturaların bir bütün halinde zincirleme şekilde sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı cihetle, her takvim yılındaki eylemlerin ayrı ayrı zincirleme biçimde işlenmiş suçları oluşturacağı gözetilmeden, hangi takvim yılından hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin tek hüküm kurulması,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
c)Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğu halde, kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.