11. Ceza Dairesi 2016/1771 E. , 2018/8724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak, Tefecilik yapmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanık ... hakkında "2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak" suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ve ayrı suçları oluşturduğu ve birbirine dönüşemeyeceği, İmamoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.01.2011 tarih ve 2010/1202 Soruşturma-2011/7 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında “2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açılmış ise de, sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarından sanık hakkında verilmiş bir mütalaa bulunmadığı, “sahte fatura kullanma“ suçunda da açılmış bir dava olmadığı cihetle; öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla sanık hakkında yazılı şekilde "2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve kullanmak" suçlarından hangi suçtan hüküm kurulduğu açıkça anlaşılamayacak şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
II- Sanıklar hakkında “Tefecilik“ suçundan ve sanık ... hakkında “2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve kullanma“ suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık ... müdafii ve sanık ...‘ün temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
1- Sanıkların 2008 takvim yılında “tefecilik“ ve sanıklardan ...‘ün “sahte fatura düzenleme ve kullanma“ suçlarını işlediğinin kabul olunduğu olayda; sanıklar hakkında aynı mükellefiyete ilişkin olarak 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme ve kullanma ile tefecilik suçlarından İmamoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 08.09.2011 tarih ve 2010/1198 Soruşturma-2011/252 Esas sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasının, İmamoğlu Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 2011/161 Esas sırasında kayıtlı olup UYAP kayıtlarına göre halen derdest olduğunun anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, İmamoğlu Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 2011/161 Esas sayılı dosyası ile temyiz incelemesine konu dosyanın mümkün olması halinde birleştirilmesinden sonra, her iki dosya kapsamında elde edilen deliller birlikte değerlendirilerek zincirleme suç hükümleri de dikkate alınmak suretiyle sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a) Sanık ... hakkında "2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve kullanmak" suçlarından kurulan mahkumiyet hükmü yönünden; 5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamade açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı, İmamoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.01.2011 tarih ve 2010/1202 Soruşturma-2011/7 Esas sayılı iddianamesi ile 213 sayılı Yasanın 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna kısmen uygun olarak sanık hakkında, "2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçundan kamu davası açıldığı, “sahte fatura kullanmak” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "sahte fatura düzenlemek" ve “sahte fatura kullanmak” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği gözetilmeden, iddianame dışına çıkılarak sanık hakkında "2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak" suçlarından hangi suçtan hüküm kurulduğu açıkça anlaşılamayacak şekilde tek hüküm kurulması,
b) Her iki sanık hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden; 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
c) Her iki sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanık ...‘ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.