19. Hukuk Dairesi 2015/14590 E. , 2016/6874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalılardan ... ile müvekkili şirket arasında 16.11.2011 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, anlaşmanın 5/e maddesine göre bayi tarafından 15 gün süre ile oto gaz alımı yapılmaması, 22. maddesine göre ise bayinin keşide ettiği senetlerden birinin vadesinde ödenmemesinin müvekkili şirkete anlaşmayı fesih hakkı verdiğini, müvekkilinin de bu hakkı kullanarak sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 5.000,00 TL cezai şart alacağı ve 5.000,00 TL kar mahrumiyeti alacağı olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin 11.12.2012 fesih tarihinden itibaren sözleşmenin 22. maddesi uyarınca yıllık % 48 faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı ...’in davada taraf olmadığını, zira davaya konu sözleşmede sadece davalı ...’in imzasının bulunduğunu, davalı şirketin destek kredisine olan borcu gerekçe göstererek LPG vermeyi reddettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı olarak gaz alımının durdurulduğu ve davacının bayilik sözleşmesini feshinin haklı olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hükme esas alındığı gerekçesiyle davacının davasının cezai şart alacağı yönünden kabulüne, kar mahrumiyeti alacağı yönünden reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2) Davacı tarafın talebi akdin haklı nedenle feshinden doğan kar kaybı ve cezai şarta ilişkindir. Bayilik sözleşmesinin 25. maddesi ve bayilik sözleşmesine ek protokolün 3/2. maddesine göre hem kar kaybı, hem de cezai şart birlikte talep edilebilir. Akdin feshinde davacı taraf haklıdır. Çünkü; davalı ödemede temerrüde düşmüş olup, ayrıca mal alımını durdurduğu da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kar kaybına ilişkin talebinin sözleşme hükümleri, Yargıtay içtihatları doğrultusunda incelenerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının kar kaybına ilişkin talebinin reddi doğru görülmemiştir.
(3) Davalılar vekilinin temyizine gelince; davalılar talep edilen cezai şart ve kar mahrumiyeti alacaklarının fahiş olduğunu (indirim yapılması gerektiği yönündeki talep) bildirerek bilirkişi raporuna itirazda bulunmuş olup, mahkemece hükümde bu itirazların karşılanmadığı görülmüştür. Diğer yandan dava toplam 10.000,00 TL alacağın fesih tarihi olan 11.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkin olup, kabul edilen 5.000,00 TL cezai şart için ayrıca 779,66 TL işlemiş faiz hesap edilip, işlemiş faiz ile birlikte toplam 5.779,66 TL üzerinden ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 01.03.2013 tarihine eklenen 3 gün sonrası 05.03.2013 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olması talep aşımı olduğu gibi, işlemiş faize faiz yürütülmesi de kabul şekli ile isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.