1. Hukuk Dairesi 2015/11767 E. , 2018/10380 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasında görülen gaiplik, tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı gaiplik, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı, .....icareli, 845 ada 40 parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının....1/5 payının Daat, 1/5 payının ...., 1/5 payının Şihli ve 1/5 payının .....‘a ait olduğunu, gaip olmaları nedeni ile ..... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/610 Esas 2005/1251 Karar sayılı ve 24.06.2005 tarihli kararı ile ..... Defterdarının kayyım tayin edildiğini, kayyımla idare süresinin dolduğunu ileri sürüp, yukarıda isimleri yazılı şahısların gaipliğine ve taşınmaz paylarının davacı adına tesciline, tapu kaydında bulunan takyidatların kaldırılmasına karar verilmesi istemiştir.
Davalı, davada sıfatı olmadığını, davanın kayıt maliklerine yöneltilmesi gerektiğini,10 yıllık kayyımla idare süresinin dolmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu arsa nitelikli 845 ada 40 parsel sayılı taşınmazın 12.01.1943 tarihli kadastro işlemi ile 1/5 payı ..... ..., 1/5 payı Daat, 1/5 payı ....., 1/5 payı Şihli, 1/5 payı ...... adlarına tespit ve tescil edildiği, tapu kaydında “ ...... Vakfından icarelidir" şerhinin bulunduğu, tapu kayıt maliklerinin gaip olmaları nedeni ile ..... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/610 Esas 2005/1251 Karar sayılı ve 24.06.2005 tarihli kararı ile ..... Defterdarının kayyım tayin edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline ya da bedelinin vakıflar idaresine ödenmesi için kayıt maliklerinin, mirasçılarının bulunup bulunmadığının, gaip olup olmadıklarının saptanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Şöyle ki; kayıt maliklerine .... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2004/610 Esas sayılı dosyası ile ..... Defterdarının kayyım tayin edildiği belirtilmiş olup dava dosyası dosya arasına alınmamış, gaip oldukları ileri sürülen .......’ıngaip kişilerden olup olmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Ayrıca, TMK’nın 33.maddesi “ Mahkemece gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az 6 aydır” hükmünü içermektedir. Bu hüküm gereğince gaip kişiler için yapılan ikinci ilânın ilk ilândan başlayarak en az 6 ay sonra yapılması gerekmektedir.Oysa, mahkemece bu hükme dikkat edilmemiş, yapılan ilk ilândan 3 ay sonra ikinci ilân yapılmıştır. Mahkemece bu hükmün gözardı edilmesi de doğru değildir.
Hâl böyle olunca, kayıt malikleri ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, kadastro tutanakları ekinde bulunan taşınmaz bilgilerini içeren belgedeki Cilt no:42/7, Sıra no:19,Sahife :37, Muamele no: 4292 kayda ait bilgilerin, ilgili Nüfus Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğünden soruşturulması kayıt maliklerinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğü’nden sorularak belirlenmesi,kayıt malikleri hakkında taşınmazın bulunduğu bölgede zabıta araştırması yapılarak anılan yasada belirtilen koşulların mevcut olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve 5737 sayılı Yasanın 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı Kayyım vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.