22. Hukuk Dairesi 2016/32763 E. , 2020/1123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2009 yılı Nisan ayında ... Devlet Hastanesi bünyesinde mutfak bölümünde temizlik işlerinde çalışmaya başladığını, 27/09/2010 tarihi ile 13/01/2011 tarihleri arasında doğum iznine ayrıldığı halde haksız olarak iş sözleşmesine son verildiğini, davacının ... İş Mahkemesi’ne açtığı hizmet tespiti davası sonucu mahkemenin 2011/93 esas, 2013/3 karar sayılı kararı ile bu tarihler arasında çalıştığının tespitine karar verildiğini, davacının kötü niyetli ve haksız bir şekilde ücret dahi ödenmeden işten çıkarıldığını öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 14/04/2009-13/01/2011 tarihleri arasında çalıştığı davacının davalı işyerindeki hizmet süresinin 1 yıl 9 ay olduğu, fesih tarihinin 13/01/2011 tarihi olduğu, iş sözleşmesinin işveren tarafından doğum izni sonrasında 13/01/2011 tarihi itibariyle işe eylemli olarak başlatılmamak suretiyle sonlandırıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı ve davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının doğum izninde olduğunu belirttiği 27.09.2010-13.01.2011 tarihleri arasında ücret alacağının olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı analık nedeniyle anılan dönemde 5510 Sayılı Kanun’un 15. maddesinin 2. fıkrasına göre sıhhi izinlidir. Analık sigortasından sağlanan haklar ise 16. maddede düzenlenmiş olup buna göre; analık haline bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği ve doğumdan sonraki altı aylık süreç için her ay doğum tarihine göre geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 27.09.2010-13.01.2011 tarihleri arasında doğum izninde olmasına karşın işverence sigortaya hizmet bildirimi yapılmadığından davacının iş göremezlik ve emzirme ödeneğinden yararlanamadığı kabul edilerek, davacının mahrum kaldığı parasal haklarını mahrum kalınan ödenek olarak talep koşullarının oluştuğu kabulü ile hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, 5510 Sayılı Kanun’un 23. maddesinde, “süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk” düzenlenmiştir. Buna göre, sigortalı çalışmanın kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen analık hali sonucu ilgilinin gelir ve ödeneği Kurum tarafından ödenir ancak kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafın tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, aynı kanunun 21. maddesinde yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ayrıca ödettirilir. Öte yandan, sigortalılık bildiriminin yapılmaması halinde aynı Kanunun 102. maddesinde işverene idari para cezası uygulanması da öngörülmüştür.Şu halde, işverence davacının sigortalılığı ve dolayısıyla doğum izninde olduğu SGK’ya bildirilmemiş ise de, bu hususun yaptırımı 5510 Sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olup, sigortalı çalışmanın tespit edildiği tarihten önce meydana gelen analık hali sonucu ilgilinin gelir ve ödeneğinin SGK tarafından ödenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla davacının mahrum kalınan ödenek olarak işverenden talep koşulunun oluştuğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Bu nedenle talebin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece, kıdem tazminatı ve ücret alacağı dışında hüküm altına alınan diğer alacakların (ihbar tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin alacağı) dava dilekçesinde talep edilen tutarına dava tarihinden faiz yürütülmüş, ıslah dilekçesinde faiz talebi bulunmadığı gerekçesiyle ıslah ile talep edilen kısımları faizsiz olarak hüküm altına alınmıştır. Ücret alacağı bakımından ise ıslah ile talep edilen kısım faizsiz hüküm altına alındığı gibi ayrıca dava dilekçesinde talep edilen miktar belirtilmediği gerekçe gösterilerek dava tarihinden itibaren de herhangi bir faiz yürütülmemiştir. Öncelikle, 2017/8 esas sayılı içtihatların birleştirilmesi talebi üzerine Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 24.05.2019 günü yapılan toplantıda: “Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği" yönünde karar verilmiştir.
Nitekim, Dairemizin de görüşü aynı doğrultudadır. Açıklanan nedenler ile mahkemece ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlara faiz yürütülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan; kabule göre, dava dilekçesinde harca esas değer 4.000,00 TL olarak belirtilmiş, dilekçenin sonuç bölümünde 27.09.2010-13.01.2011 tarihleri arası ücret ile 100,00 kıdem tazminatı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL fazla çalışma, 100,00 TL hafta tatili, 100,00 TL yıllık ücretli izin ve 1.500,00 TL kötüniyet tazminatı talep edilmiştir. Mahkemece ücret alacağı talebi dışında bu tutarların dikkate alındığı görülmektedir. Ücret alacağı talebi dışında dava dilekçesinde talep edilen tutarların toplamı 2.000,00 TL olup 4.000,00 TL için harç yatırıldığı dikkate alındığında bakiye 2.000,00 TL ‘nin de ücret alacağı için yatırıldığı kabul edilmelidir. Açıklanan nedenler ile mahkemece dava dilekçesinde ücret alacağı için 2.000,00 TL istenmiş olduğunun kabul edilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 4-Son olarak; Mahkemece, davalı Sağlık Bakanlığının Harçlar Kanunu"nun 13/j. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu gözetilerek karar ve ilam harcının diğer davalı şirketten alınmasına karar verilmiş ise de, yargılama giderleri içinde hesaplanan davacı tarafından yatırılan harçlardan da davalı Bakanlığın açıklanan nedenle sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesi hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.01.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.