14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6422 Karar No: 2017/384 Karar Tarihi: 19.01.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/6422 Esas 2017/384 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin bir davada davalının müvekkili adına kayıtlı hisselerin iptali ile davacının müvekkiline tescilini talep ettiği hakkında karar vermiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın paydaşları tarafından sera ve depo olarak kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Ancak mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Karar temyiz edilmiş ve Yargıtay, mahkemenin yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, keşif yapılması gerektiği ve davacının bedelde muvazaa yapıldığı iddiası hakkında tanıkların bilgisine başvurulması gerektiği belirtilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümleri ile bağlantılı olarak kararda TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı da önemle vurgulanmıştır.
14. Hukuk Dairesi 2015/6422 E. , 2017/384 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.03.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle davalı vekilinin süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin de paydaş olduğu 231 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşları tarafından 335/720 payın 30.04.2012 tarihinde, 1/20 payın ise 22.06.2012 tarihinde davalıya satıldığını, satış bedellerinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, müvekkiline satışlarla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı hisselerin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın paydaşları tarafından sera ve depo olarak kullanıldığını, davacının iyiniyetli olmayıp muvazaa iddiasıyla düşük bir bedelle müvekkili adına kayıtlı payları almak istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince, davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu 231 parsel sayılı taşınmazın paydaşları tarafından sera ve depo olarak kullanılmakta olduğunu, müvekkilinin dava konusu önceki paydaşlarca kullanılan serayı ve depoyu satın aldığını ileri sürdüğüne göre, taşınmaz üzerinde fiili taksim yapılıp yapılmadığı ve özellikle davacı ile davalının kullandığı bölümler bulunup bulunmadığı mahallinde keşif yapılarak, taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle araştırılmalı; ayrıca, davacının bedelde muvazaa yapıldığı iddiası hakkında tanıklarının bilgisine başvurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.