4. Hukuk Dairesi 2014/3135 E. , 2015/1189 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2013
NUMARASI : 2011/175-2013/296
Davacı S.. B.. vekili Avukat Nesrin tarafından, davalılar A.. A.. vdl aleyhine 17/05/2011 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı idare, kendisine bağlı Ordu Doğum ve Çocuk Bakımevi"nin temizlik işini ihale ile alan dava dışı şirketin çalıştırdığı işçilerden dolayı SGK"ya olan prim borcuna istinaden; bu şirketin, bakımevi nezdindeki her türlü hak ediş ve alacaklarının, 506 sayılı yasanın 83. maddesine göre bakımevi tarafından mahsup edilip, kalanının şirkete ödemesi gerekirken, bu hususun gözetilmediğini, bu nedenle Ordu İş Mahkemesi"nin 25/12/2008 tarih, 2008/285 Esas ve 2008/515 Karar sayılı ilamı uyarınca Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü"ne 27/12/2010 tarihinde 58.674,00-TL ödeme yapıldığını belirterek; bu bedelin usulünce işlem tesis etmeyen davalılardan rücuen tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme, davalıların olay tarihinde başhekim ve döner sermaye tahakkuk memuru olarak görev yaptıklarını, imzaladıkları belgelerin tahakkuk belgesi niteliğinde şirket alacağını gösteren bir belge olduğunu, şirketin prim borçlarının mahsup edilmesinin ödeme makamı olan Ordu Doğum ve Çocuk Bakımevi Döner Sermaye Sorumlu Saymanlığı tarafından yapılması gerektiğini, davaya konu tediye fişlerinin de bahse konu saymanlık tarafından yapıldığını, davalıların dava konusu işlemler ile ilgili herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, yargılama sırasında vefat eden davalı C.. H.. mirasçılarının, murisin mirasını kayıtsız ve şartsız olarak reddettiklerini, ancak bu hususun kararın infazı sırasında gözetilmesi gerektiğini benimsemiştir.
Davalı A.. A.. başhekim, davalı C.. H.. başhekim yardımcısı ve döner sermaye saymanlığı tahakkuk memuru olup diğer davalı S.. Ö.. ise başhekim yardımcısının izinli, raporlu ve baştabip yerine vekalet ettiği zamanlarda döner sermaye saymanlığı tahakkuk memurluğu görevini yerine getirmektedir.
506 sayılı yasanın 83. maddesine göre; sigorta primlerinin hakedişlerden mahsubu yapılmak şartıyla alıkonularak ödenmesi esastır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan, Sigorta Primlerinin Hakedişlerden Mahsup Edilmesi ve Ödenmesi İle Kesin Teminatların İadesi Hakkındaki Yönetmeliğin "Hakedişten Kesinti ve Mahsup" başlığını taşıyan 5. maddesinin 3. fıkrasında "İdarece, prim ve gecikme zammına mahsup edilmek üzere yapılan kesinti miktarı tahakkuk müzekkeresinde gösterilir. Bu kesinti ödeme makamınca muhasebe kayıtlarına intikalini izleyen ayın 20"sine kadar Kuruma yatırılır veya önceden bildirilen hesaba banka veya posta idaresi aracılığıyla gönderilir" hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamından, sigorta primlerinin dava dışı temizlik şirketinin hakedişlerinden mahsubu yapılmak suretiyle alıkonularak, dava dışı SGK"ya ödenmemiş olması nedeniyle davacı idarenin zarara uğradığı sabittir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca, ita amiri ve tahakkuk memuru olan davalıların bu zarardan kusurları oranında sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle öncelikle, zararın oluşumunda davalıların kusur oranları belirlenmeli, bu belirleme yapılırken davacı bakanlığın çalışanlarını eğitmek, gerekli uyarı ve denetimleri zamanında yapmak gibi nedenlerle bölüşük kusuru bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, bu husus ikmal edildikten sonra; dava dışı SGK"dan davaya konu döneme ilişkin olarak davacı idarenin ödeme yapmakla yükümlü olduğu prim borcu sorularak zarar kapsamı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; murislerinin yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle davaya dahil edilen C.. H.. mirasçılarının, mirası reddetmiş bulunmaları, eldeki davada hüküm kurulurken gözetilmelidir. Bu hususun kararın infazı sırasında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin mahkeme kabulü yerinde değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 29/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.