23. Hukuk Dairesi 2015/5205 E. , 2016/2594 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin yük ve yolcu taşıma araçlarının satışı ve yedek parçalarının tedariki, bakımı ve onarımı ile iştigal ettiğini, çeşitli tarihlerde davalı firmaya ait araçların tamir ve bakımı ile araçların L belgesi uygunluk kontrolü hizmetlerini verdiğini, bu hizmetler karşılığında düzenlenen faturalar nedeniyle davalıdan 2007-2008-2009 yılı cari hesabından 5.169,10 TL alacağı kaldığını, davalının alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz ettiğini, işlemiş faize yönelik itiraz dışındaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 40 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 06.12.2007 tarihli fatura ile 3 yıl garanti kapsamında sattığı silindir kapağı için nakliye ve gümrük bedeli istediğini, garanti kapsamında olan silindir kapağı arızalanınca müvekkilinin değişim için davacıya müracaat ettiğini, silindir kapağının değiştirildiğini, garanti kapsamında olduğundan talep edilen bedelin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafça, icra takibine konu alacağının her ne kadar fatura bedeli olduğu belirtilmiş ise de, tarafların ticari şirket olmaları nedeni ile ticari defterlerinin alacak ve borç ilişkisi yönünden delil niteliğinde olduğu, incelenen ticari defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapılmış olması halinde sahibi lehine kesin delil vasfında olacağı, ancak davacının ticari defterlerinin bu nitelikte olmadığı, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, bu konuda kesin süre verildiği, ancak verilen kesin süre içerisinde davacının yemin metnini hazırlamadığı ve bu sebeple karşı tarafa yemin teklifinde bulunmadığından davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın, Dairemizin 26.05.2014 tarih ve.... sayılı ilamı ile; uyuşmazlığın, araç şasi ve plaka numaralarını içeren 06.12.2007 tarihli faturadaki silindir kapağı, nakliye ve gümrük bedeline ilişkin 5.027,50 TL"lik ticari ilişkinin vasıflandırılmasına ilişkin olduğu, yargılama sırasında davalı tarafça yapılan yazılı ve sözlü savunmalarda, ürünün alındığı ve fakat bunun garanti kapsamında bir değişim olduğunun savunulduğu, davacı tarafça bu ilişkinin satım olduğunun iddia edildiği, buna göre mahkemece, takip dayanağı faturanın üst kısmında faturaya konu malzemenin kullanıldığı aracın plaka ve şasi numaralarının belirtildiği de gözönünde bulundurularak, bu değişimin garanti kapsamında olup olmadığı yönünde taraf delilleri değerlendirilip, sonuca ulaşılması gerekirken, henüz inceleme sırası gelmeyen yemin deliline dayanılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia savunma, benimsenen
.../...
S.2
bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aracının üzerinde bulunan motorun mekanik bir parçası olan silindir kapağında oluşan arıza nedeniyle silindir kapağının davacı tarafından değiştirildiği, ardından 06.12.2007 tarihli faturanın düzenlendiği, faturanın silindir kapak, nakliye ve gümrük bedeline ilişkin olduğu ve bedelinin KDV hariç olmak üzere 2.999,32 TL olduğu, davalının kamyonuna ait yedek parçaların 10 yıl süre ile bulundurulması sorumluluğunun satıcı olan davacıya ait olduğu, satış tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığı, bu nedenle fatura bedelinin davalı tarafından talep edilemeyeceği, fatura tarihi itibariyle garanti kapamında olan motorun üzerindeki silindir kapağının değişimine ilişkin anılan faturadaki bedelin davacının sorumluluğunda olduğu, bu nedenle bu talep yönünden davanın reddi gerektiği, davalı vekilince talep edilen toplam alacağın 2.999,32 TL"lik kısmı dışında kalan 2.028,18 TL"nin davalı tarafından zımmen kabul edildiği, dava konusu alacağın gerek uyuşmazlık konusu fatura içeriği ve gerekse davalı tarafın savunmalarına göre yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 2.028,18 TL"ye yönelik itirazın iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.2016 tarih ve ... sayılı ilamında açıklandığı üzere ;
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesine sonradan ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara ve dolayısıyla oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilmesini de yasaklamaktadır.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 gün ve ... sayılı ilamı).
Ne var ki, hükmün bir kısmının Yargıtayın bozma kararının kapsamı dışında kalması ile kesinleşmesi nedeniyle doğan usuli kazanılmış hakkı, maddi anlamda kesin hüküm (m.237) ile karıştırmamak gerekir. Maddi anlamda kesin hükümde, mahkeme(ve Yargıtay) davadan elini tamamen çekmiş (dava bitmiş, kesin biçimde sonuçlanmış) durumdadır. Oysa, davadaki taleplerden biri hakkındaki kararın bozma kararının kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleşmesi halinde, mahkeme davadan elini henüz çekmiş durumda değildir. Çünkü, mahkeme hakkındaki karar bozulan taleple ilgili olarak davaya devam etmektedir. .../...
S.3
Bu davada hakkındaki karar taleple ilgili olarak (maddi anlamda kesin hüküm nedeniyle değil) usuli kazanılmış hak nedeniyle inceleme yapılamamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 04.01.2015 gün ve.... sayılı ilamı).
Somut olayda mahkemece, 22.10.2009 tarih ve 70,80 TL ve 12.12.2009 tarih ve 70,80 TL bedelli, L uygunluk kontrolüne ilişkin faturaları da içerecek şekilde davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizce, bu faturalar dışında kalan 06.12.2007 tarih ve 5.027,50 TL bedelli fatura yönünden bozulmuş olup 70,80 TL bedelli iki adet fatura bozma kapsamı dışında bırakılarak bozma nedeni yapılmadığından, bozma kapsamı dışında kalan bu faturalar yönünden davalı-borçlu yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. 22.10.2009 ve 12.12.2009 tarihli ve 70,80 TL bedelli iki adet fatura yönünden mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizin bozma ilamı kapsamı dışında kalmış olup usuli kazanılmış hak nedeniyle, bu aşamada söz konusu faturalar ile ilgili inceleme yapılamamaktadır.
Öte yandan, 13.04.2011 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında, 12.09.2014 olarak yazılmış olması, HMK"nın 304. maddesi uyarınca, tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.