19. Hukuk Dairesi 2015/15274 E. , 2016/6843 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmasız, davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı bankadan kullandığı ticari kredi ödemesine rağmen kredinin güvencesi olarak taşınmaz üzerine konulan ipoteğin talebe rağmen kaldırılmadığını ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin fek edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aynı iddialar ile icra hukuk mahkemesinde dava açılmış olduğundan derdestlik itirazında bulunulduktan sonra davacı borçlunun borçlu olmadığı yönündeki iddiasının asılsız olduğunu bu nedenle ipoteğin fekki talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere, benimsenen asıl ve ek bilirkişi raporlarına göre, ipoteğin limit ipoteği olup, ipotek bedelinin 150.000 USD ile sınırlı olduğu, banka kredi borçlarına yönelik olarak ipotek verildiği, icra dosyasındaki taahhütler ve kapak hesabından davacının, dava tarihi itibariyle davalı bankaya borçlu olmadığı, bu nedenle ipotek borçlusunun davanın tarafları arasındaki kredi ilişkisinden dolayı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacı taşınmaz maliki olmayıp, kredi borçlusu olarak ipoteğin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı bulunduğu, davacının asıl amacının borç bittiği halde davalı bankanın ipoteği kaldırmaya yanaşmaması sebebi ile ipoteğin kaldırılması olup, davacı vekili verdiği açıklama dilekçesiyle ipoteğin kaldırılması olarak davayı sürdürdüklerini beyan ettiği, borç ödendiğinden ipoteğin fekkine ilişkin davacı isteminin yerinde olduğu, davacının kötüniyet tazminat talebinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu taşınmaz üzerindeki davalı lehine konulan ipoteğin fekkine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine hem ilamsız hem de ipotekli takibe girişildiğini, davacının önce takiplere itiraz ettiğini sonradan itirazlarından vazgeçip ödeme taahhütlerinde bulunduğunu, borcun taksitlendirildiğini, ancak taksitler ödendiği halde ipotek kapsamında bulunan icra, harç ve masraflarının ödenmemiş olduğunu savunmuş, dosyaya bir örneği sunulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.05.2014 tarih, 2013/18621 E. - 2014/8842 K. sayılı bozma kararında da davalının savunmasını doğrular nitelikte icra harç ve masraflarının mevcudiyetinden söz edildiği anlaşıldığından mahkemece bu savunma ve anılan Yargıtay kararı üzerinde durulup, değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 19/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.