14. Hukuk Dairesi 2016/9558 E. , 2017/374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.01.2012 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair verilen 06.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından, duruşmasız temyiz incelemesi davalılar vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 22.03.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya iadeye gönderilip bilahare iadeden geldikten sonra dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
Somut olayda, ... Noterliği, 18.01.1974 tarih 354 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinde satış bedelinin 25.000 TL olarak kararlaştırıldığı, satış bedelinin 12.500 TL"sinin teslim alındığını, bakiye 12.500 TL"nin ödenmesi için satış vaadini kabul edenden 30 Aralık 1974 tarihli bono alındığını, bono ödenip ibra alındıktan sonra tapuda ferağ verileceği belirtilmiş, davalılar vekili bakiye 12.500 TL"nin ödenmediğini iddia etmiş, davacılar bakiye bedelin ödendiğini ispat edememişlerdir. O halde mahkemece davanın kabulüne karar verilen 807, 825, 827 parsel sayılı taşınmazlardaki hisse miktarının 18.01.1974 tarih 354 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmaz miktarına oranlanması suretiyle, satış bedelinin 1/2"sinin ödenip 1/2"sinin ödenmediği dikkate alınarak rayiç bedel davacılar tarafından mahkeme veznesine depo ettirilmelidir.
Yol ve kanal vasfında olduğu gerekçesiyle 806, 815, 817, 819, 820, 823 ve 826 parsel sayılı taşınmazlara yönelik talebin reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yeniden keşif yapılarak gerçekte bu taşınmazların ne olarak kullanıldığının tespiti ve kimin zilyetliğinde olduğunun araştırılması, taşınmazlarda kamulaştırma işleminin yapılıp yapılmadığı sorulmalıdır.
Zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle 814, 816, 821, 822 ve 824 parsel sayılı taşınmazlara yönelik talebin reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yeniden keşif yapılarak zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, fen bilirkişisinden davacıların zilyetliğinde olan yerleri gösterir kroki ve rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun, makbuz ve senetlerin geri verilmesi durumunda borçlunun hakkını düzenleyen 103. maddesinde, “Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir.
2016/9558-2017/374 -3-
Borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebilir.”,
Hükümlerini düzenleyen 104. maddesinde, “Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır.
Alacaklı anaparanın tamamı için makbuz vermişse, faizlerini de almış olduğu kabul edilir.
Borç senedi borçluya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır.”,
Hükümleri yer almakta olup, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 87 ve 88. maddelerinde de benzer hükümlere yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.03.2015 tarihli, 2013/19-1951 E. ve 2015/1097 K. sayılı kararında, ... "bononun icra dosyasına yapılan ödeme üzerine davalı-borçlunun eline geçtiği; bononun davalı elinde bulunmasının 818 sayılı Kanun’un 88/son maddesi uyarınca ifanın karinesi olduğu, karinenin aksini iddia edenin ispat yükü altında olduğu, buna göre davacı-alacaklının bonodan dolayı bakiye bir alacağı bulunduğunu kanıtlama yükümü altında olduğu gözetilmeksizin ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle özel daire kararına direnen yerel mahkeme kararı bozmuştur.
Dava konusu olaya gelince, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu satış bedelinin bir miktar para ve bono ile ödendiği belirtildiğine ve bu durum taraflar arasında çekişme konusu yapılmadığına göre, sözleşmeye göre alacaklıya verilen bononun ödenmediği konusundaki iddianın alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Sayın çoğunluğun bir kısım bozma gerekçelerine katılmakla birlikte, sözleşmeye konu bono bedelinin ödendiğinin ispatını borçluya yükleyen görüşüne katılamıyorum.