Esas No: 2021/11112
Karar No: 2022/3440
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/11112 Esas 2022/3440 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu işleyen sanığın davasına ilişkin bir karar verdi. Sanık, suçlu bulunarak ceza aldı. Ancak, suçun işlendiği tarihten itibaren geçen zamanaşımı süresi nedeniyle mahkumiyet kararı bozuldu ve kamu davası düştü. Mahkeme kararında, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 20/2. maddesi gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın davaya katılma hakkı olduğu belirtildi. Ancak, davaya katılma talebi kanun yolu muhakemesinde yapılamayacağından, Bakanlığın temyiz hakkı bulunmadığı vurgulandı. Kanun maddeleri olarak, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 20/2. maddesi, 5271 sayılı CMK'nın 237/2. maddesi, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi, 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi, 6545 sayılı Kanun, 5237 sayılı TCK'nın 103/2. maddesi, 66/1-d, 66/2, 67/4. maddeleri, 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi olarak belirtildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Eylemler bütün halinde zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı kabul edilerek bu suçtan mahkumiyet
İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Bakanlık vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi gereğince davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re'sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK'nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükümleri temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
Suça sürüklenen çocuk müdafisinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Oluşa uygun kabule göre olay tarihinde on iki - on beş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun eyleminin zamanaşımı süresi yönünden lehe sayılıp, 6545 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 5237 sayılı TCK'nın 103/2. maddesinde düzenlenen çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturup, öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-d, 66/2, 67/4. maddelerinde belirtilen 11 yıl 3 aylık olağanüstü dava zamanaşımına tabi bulunduğu ve suç tarihi ile bozma sonrası verilen hüküm tarihi arasında bu sürenin geçtiği gözetilerek zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden,
aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca bu suçtan görülen kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 12.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.