MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... Köyü 875 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 613,97 m² lik kısmında ağaç dikmemek, bina ve sabit eser yapmamak koşuluyla davacı adına irtifak hakkı tesis ve tesciline, kamulaştırma bedelinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 23.11.2006 tarihli duruşmada mahkemece, davacı vekiline ..."in adresine davetiye çıkarılmak üzere davetiye giderinin 10 günlük kesin süre içerisinde karşılanmasına ilişkin ara karar tesis edildiği, bir sonraki celsede ise sehven diğer davalı ... adına masraf gönderildiği anlaşıldığından, davetiye giderinin davacı tarafça karşılanmasına karar verildiği, son duruşmada ara karar yerine getirilmeyince taraf teşkilinin temini için 23.11.2006 tarihli celsede adresi tespit edilen ..."in Lalapaşada ki adresine tebligat çıkartılması amacıyla davacı vekiline 10 günlük kesin süre verildiği, bu süre zarfında ve sonrasında tebligat masrafını karşılanmadığı, davacı tarafça kesin mehile riayet edilmediğinden taraf teşkili sağlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK" nun 163. maddesinde hakimin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebileceği belirtilmiştir. Hakim, tayin ettiği zürenin kesin olduğuna karar vermişse, bu kararın hiç bir tereddüte yer vermeyecek derecede açık olması gerekir. Ayrıca, verilen kesin süreye uyulmamasının müeyyidesinin de aynı kararda gösterilmesi gerekir. Hakimin bir tarafa kesin süre vermesi ile diğer tarafa bir kazanılmış hak doğar; bu nedenle hakim, kesin olarak vermiş olduğu sürenin sonradan uzatılmasına karar veremez. Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafa usulüne uygun süre verilmediği halde yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.