15. Hukuk Dairesi 2019/2049 E. , 2020/920 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalılar 1-...Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti 2-... 3-... 4-... arasındaki davadan dolayı .... Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 04.02.2015 gün ve 2014/829 E.-2015/123 K. sayılı hükmü onayan 23. Hukuk Dairesi"nin 14.12.2017 gün ve 2017/750 E.-2017/3761 K. sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptâli ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2017/750 Esas – 2017/3761 Karar ve 14.12.2017 günlü kararı ile onanmış, onama kararına karşı davacı tarafından yasal süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Davacı, yükleniciden bağımsız bölüm satın alan kişi, davalılardan ... Ltd. Şti yüklenici, ... ve ... arsa sahipleri, ... ise davaya konu bağımsız bölümü yükleniciden satın alan diğer kişidir.
Karar düzeltme talebinin kural olarak temyiz incelemesini yapan Yargıtay Hukuk Dairesince incelenmesi gerekmekte ise de; Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nun 09.02.2018 gün 2018/1 sayılı işbölümü kararı ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan ve 01.07.2016 tarihinden sonra temyiz ya da karar düzeltme talepli olarak Yargıtay"a gelen dosyalardaki temyiz ya da karar düzeltme taleplerini incelemek görevi Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"ne verildiğinden karar düzeltme talebi Dairemizce incelenmiştir.
Davacı vekili, davalılardan yüklenici şirket ile arsa sahipleri ... ve ... arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye düşecek olan 6 nolu bağımsız bölümün 28.12.2007 tarihli taşınmaz satım vaadi sözleşmesi ile müvekkiline satıldığını, sözleşmenin tapuya şerh edildiğini, ancak yüklenicinin kat irtifakı kurulduktan kısa süre sonra taşınmazı diğer davalı ..."a sattığını ileri sürerek, tapu kaydının iptâli ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; davalı ... taşınmazı iyiniyetle bedelini ödeyerek satın aldığını savunmuş; diğer davalı yüklenici ise satış vaadi sözleşmesi gereklerinin davacı yanca yerine getirilmediği gerekçesiyle tapu devrinin yapılmadığını belirtmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bulunduğu, ancak noterde düzenlenen ve taraf iradelerini bedel konusunda yansıtmayan geçersiz sözleşmeye dayalı tapu iptâl ve tescil davası açılamayacağı, tescil isteminin içinde bedel iadesi isteminin de bulunduğu gerekçesiyle tescil isteminin reddine, 49.000,00 TL alacağın davalı şirketten tahsiline, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı ve davalı yüklenici tarafından temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/7807 Esas – 2014/1352 Karar ve 25.02.2014 günlü kararıyla tapu iptâl ve tescil istemi talep edilen davada talebi aşar şekilde bedele hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesindeki satış bedelini ödemeyerek sözleşme hükümlerini yerine getirmediği, diğer davalıların sözleşmenin tarafı olmadıkları gibi davaya konu bağımsız bölümü satın alan davalı ...’ın da kötüniyetli olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2017/750 Esas – 2017/3761 Karar ve 14.12.2017 günlü kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
Aydın 2. Noterliği"nin 28.12.2007 tarih ve 29572 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı yüklenici, davalı arsa sahipleri ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine düşen 2. kat 6 nolu bağımsız bölümü 50.000,00 TL bedel karşılığında davacıya satmayı, taşınmaz tapusunu kat irtifakı kurulup tapu senetleri alındığı tarihte devretmeyi üstlenmiştir. Davalı yüklenici tarafından aynı gün düzenlenen belgede bağımsız bölüm satış bedelinin 85.000,00 TL olduğu belirtilmiş, davacı da daha az masraf ödemek için bedelin sözleşmede az yazıldığı, satış bedelinin 85.000,00 TL olduğunu kabul etmiş, ancak davacı tarafından 70.000,00 TL ödendiği iddia edilmiş, davalı ise ödemenin 49.000,00 TL olduğunu savunmuştur. Mahkemece her ne kadar davacının davalı ...’a yapılan satışın kötüniyetli ve muvazaalı yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu davalı bakımından davanın reddine karar verilmiş ise de davaya konu taşınmazın tapu kaydına davacı lehine 27.08.2008 tarihinde satış vaadi şerhinin işlendiği, böylelikle davacının sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1009. maddesi uyarınca güçlendirildiği, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilme hakkı kazandığı anlaşıldığından davalı ...’un da bu şerhten sonra 22.06.2009 tarihinde bağımsız bölümü satın aldığı anlaşıldığından 4721 sayılı TMK’nın 1020. maddesi uyarınca tapu sicilinde aleniyet ilkesi gereğince kimsenin tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceğinden davalı ...’ın bu noktada mahkemece iyiniyetli olduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Davalı yüklenici alacağın temliki niteliğindeki satış vaadi sözleşmesi uyarınca bakiye bedelin ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunmuş ise de; 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 123. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 106. maddesi) gereğince temlik sözleşmesinde fesih hakkının kullanılabilmesi için davalı yüklenici şirketin, bakiye bedelin ödenmesi için uygun süre vererek davacıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği gibi, sözleşmede bakiye bedelin kat irtifakı kurulduğu zaman ödeneceği düzenlenmiş olmasına rağmen kat irtifakının kurulduğuna dair bir bildiriminin davacıya yapılmadığı anlaşıldığından temlik sözleşmesi halen geçerlidir. Hal böyle olunca; taraflarca kabul edilen 85.000,00 TL bağımsız bölümün satış bedelinden davacının ispat ettiği ödeme miktarı düşüldükten sonra bakiye satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yüklenici şirkete ödenmek üzere 6098 sayılı TBK 97. maddesi uyarınca birlikte ifa kuralı gereğince davacı tarafa depo ettirilmeli, ondan sonra davacının, davalı yüklenicinin halefi olarak tescil istemine hak kazanıp kazanmadığı değerlendirilerek tapu iptâl ve tescil talebi hakkında bir karar verilmesi gerektiği yönünde kararın bozulması gerekirken onandığı bu kez yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Yargıtay 23. Hukuk Dairesi"nin 14.12.2017 tarih, 2017/750 Esas, 2017/3761 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 136,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, 05.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.