8. Ceza Dairesi Esas No: 2019/10920 Karar No: 2020/10850 Karar Tarihi: 03.03.2020
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/10920 Esas 2020/10850 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kolluk kuvvetlerince yapılan kimlik kontrolü sırasında hakkındaki yakalama kararlarının yerine getirilmesini ve işlem yapılmasını engellemek amacıyla başka bir kişinin kimliğini kullandı. Ancak polis memurları, sanığın gerçek kimliğini tespit ettiler ve eylemi bir kabahat olarak değerlendirdiler. Sanık hakkında açılan kamu davası ise, eylemin zamanaşımına uğraması nedeniyle kabul edilmedi ve idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına karar verildi. Kararda, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunmayı oluşturduğu belirtilmiş, ancak aynı kanunun 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu ve bu sürenin dolduğu vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri; Türk Ceza Kanunu'nun 268. maddesi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. ve 20/2-c maddeleri ve 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesidir.
8. Ceza Dairesi 2019/10920 E. , 2020/10850 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü: İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK.nın 268. maddesinde öngörülen, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için, kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği; somut olayda, Buca Asayiş ekiplerince durumundan şüphelenilmesi üzerine durdurulan sanığın, kolluk kuvvetlerince yapılan kimlik kontrolü sırasında hakkındaki yakalama kararlarının yerine getirilmesini ve işlem yapılmasını engellemek amacıyla katılan ..."e ait kimliği görevlilere teslim etmesi, kimlikteki fotoğraf ile benzerlik olmamasından şüphelenen polis memurları tarafından polis merkezine götürülmek üzere ekip otosuna bindiği sırada gerçek kimliğini bildirdiği, ... adına hiç bir belge düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunma kabahatini oluşturup idari yaptırımı gerektirdiği ancak anılan Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden temyiz incelemesine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının konusu eylemin oluşturduğu kabahatin zamanaşımına uğraması nedeniyle 5226 sayılı Kabahatler Kanunun 20/2-c maddesi gözetilerek “İdari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına”, 03.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.